Çok Güzeller

KADINLARIN CİNSEL ( Seks Sex ) FANTEZİLERİ !

12 Ağustos 2007 Pazar

KADINLAR`IN ( KADINLARIN ) CİNSEL ( Seks Sex ) FANTEZİLERİ ! Sanıldığının aksine kadınların da cinsel fantezileri vardır. Erkekler bunu ne kadar görmezlikten gelse, bazı kadınlar da bu fantezileri ne kadar "sapıklık" olarak algılasa da, aslında "fanteziler" seksin tuzu biberidir... O yüzden fantezilerinize kulak verip zaman zaman aklınızdan geçenleri partnerinizle paylaşmaktan çekinmeyin...
"Türk kadınlarının cinsel fantezi" örnekleri pek dillendirilmediği için bu hafta yabancı bir yazarın kitabındaki fantezilerden bazılarını yayınlıyoruz. Ama dileyen, yani cesareti olan kadın okurlarımız "cinsel fantezileri"ni paylaşmak isterse, "yatak odası" sayfamızın kapısı her zaman onlara açık!
Herkes hayal kurar, herkesin düşgücü vardır. Cinsel fantezilerde buna dahil. Ama en çok cinsel fanteziler gizlenir, açıklanmaz. Özellikle de kadınlar fantezilerini çok fazla paylaşma yanlısı değildir. Sadece yakın kız arkadaşlarıyla paylaşırlar cinsel fantezilerini... Kocalarına ya da sevgililerine "fantezilerini" anlatmaya korkarlar. Nancy Friday'in "fantezi" kitabı"Fanteziler, cinsiyetin gelişimi olarak düşünülmelidir. Bence kadınlar`daki cinsel bilgi potansiyeli, bu gizli tehdit ve güçlü rakip en çok erkekleri rahatsız ediyor".
Ünlü yazar Nancy Friday büyük ilgi gören "Benim Gizli Bahçem" adlı kitabının önsözünde böyle diyor. Farklı sosyal gruplardan, değişik kültürde ve her yaştan kadınla yaptığı sohbetlerde sayısız fanteziyi biraraya getiren Nancy Friday "Benim Gizli Bahçem" adını taşıyan kitabını bu şekilde oluşturmuş. "Kimse kurduğu fantezi nedeniyle suçlanmamalı" diyen Friday'in kitabında birbirinden ilginç "kadın fantezileri" mevcut. İşte bu fantezileri anlatan kadınlar`dan biri ve onun hikayesi....
Sevgilimi yatakta bir doktor olarak hayal ediyordum!Vicki, 30 yaşında. Bekar. İkinci eşinden yeni ayrılmış. Egzotik görünüşüyle birçok erkeği etkilemesine rağmen, o hep hain yaradılışlı erkekleri tercih ediyor. Şimdi gözlerini çoktan bir sonraki eşin keşfine dikmiş durumda! Fantezisine gelince..."
Son günlerde sevgilimin doktor olduğunu hayal etmeden onunla yatağa giremiyorum. Bu odaklandığım fantezinin seksi gözümde yüceltip yüceltmediği konusunda herhangi bir fikrim yok. Tek bildiğim hayal ettiğim doktorun, başlığı ve maskesiyle biraz kendi doktoruma benzediği...
Oysa şimdiye kadar hiçbir doktorla romantik bir ilişki yaşamadım. Tanrı biliyor ki, muayeneler sırasında da tahrik olmadım. Zaten çocukken de komşu çocuklarıyla hiç doktorculuk oynamamıştım! Ama şu sıralar bir erkekle yatağa girdiğimde onu hep doktorum gibi görüyorum. Ne kadar çok heyecanlanırsam, bacaklarım o kadar havaya kalkıyor ve o doktor da o kadar bacaklarımın arasına giriyor...
Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Muayene ne kadar karmaşıksa heyecanım da o kadar şiddetli oluyor. Doktor teşhise yaklaştıkça ben de orgazma ulaşıyorum. Orgazmdan sonra doktorun maskeli suratı bana doğru yaklaşıyor ve o sevgi dolu gözler bana harika durumda olduğumu söylemeden önce her şey olması gerektiği yere dönüyor."Hayli ilginç olan bu fantezi, Friday'in kitabında yer alanlardan sadece biri. İşin ilginç yanı, bugün birçok erkek, eşlerinin ya da sevgililerinin fantezileri olabileceğini düşünmek istemiyor. "Masum bir hayal" deyip geçiştirmeyi de başaramıyor. Ya kafası takılıyor ya da "olamaz" deyip inkar ediyor.Bir fantezi daha!Friday'ın kitabında yer alan diğer bir fantezi ise evli bir kadına ait: "
Size 3.5 yıldır evli olduğumu söylemeliyim. Kocama cinsel fantezilerimi hiç anlatmadığımı söylemeliyim. İşte zaman zaman düşündüğüm fantezilerden biri... Kocamla sevişirken arkadaşlarımızdan birinin benimle seviştiğini düşünmek bana müthiş bir heyacan veriyor. Başka biriyle ilişkiye girmek gibi bir isteğim yok. Ama bu ekstra heyecanı düşünmek istiyorum. Bu çok mu yanlış? Bunu kocama anlattığımı düşünemiyorum. Kesinlikle onun erkeklik egosunu incitmek istemem, bunu ona anlatmam yanlış olabilir"
.En sık rastlanan fantezi örnekleri
* Kocamla sevişirken onun metresi olduğunu hayal ediyorum. Onu, gururlu karısından uzaklaştırıp baştan çıkarmaya çalışıyorum. Veya kendimi bir fahişe gibi düşlüyorum.
* Çeşitli erkeklerin yatakta nasıl olduklarını düşlüyorum. Çok mutlu bir evliliğim var, ama eğer kocamın arkadaşı bana çekici gelirse, ikimizin seviştiğine dair fanteziler kurarım. Mesela içki alırken karşılıklı durduğumuzda onu çıplak hayal ediyorum. Bundan gerçekten fiziksel olarak uyarıldığım kadar zevk alıyorum.
* Masturbasyon yaparken, beni kaçırır kaçırmaz muhteşem güzelliğime dayanamayıp bana hemen tecavüz eden bir adamı hayal ediyorum. Ya da bakireliğime önem verdiğimden yatmadığım, ama çok seksi eski sevgilimle seviştiğimi hayal ediyorum.
* Hayatımdaki erkekler hep biraz zayıftılar. Fantezilerimdeki erkekler ise daima ayaklarını yere basmasını bilen He- man tarzı adamlar. Hayalimdeki erkek beni dizine oturtup çıplak popomu bir güzel dövüyor, sonra da sevişiyoruz.
* Hayalllerimde ben bir striptizciyim, sahnede gösteri yapıyorum. Sonra da seyircilerin arasına girip bir sürü erkekle sevişiyorum.
* Ben bir erkeğin kocaman kaslarıyla ilgili hayal kuruyorum. Tam evimizin önünden her gün caddeden geçtiğini gördüm birinin. Onun siyah sakalı ve çok güzel gözleri var.
* Ayaklarımın altından sular akan bir sahilde olduğumu hayal ediyorum. Başımın dönmesi ve uçma hissi kahredici. Denizle emiliyorum. Bu olağanüstü. KADINLAR`IN ( KADINLARIN ) CİNSEL ( Seks Sex ) FANTEZİLERİ !


Kaynak : http://kadinlaraozel.blogspot.com/search/label/fantaziler

Seks pozisyonları

Bari herkesin az çok yaptığı, ama bir türlü adını bilmediği pozisyonları deneyin.

Seks hayatınız iyice monotonlaştı, değişiklik yapmak istiyorsunuz, ama ne yapacağınızı bilmiyorsunuz, hep aynı şekilde sevişmekten de sıkıldınız! Üstelik fanteziler de artık yatak odanızın kapısından içeri girmiyor... Bari herkesin az çok yaptığı, ama bir türlü adını bilmediği pozisyonları deneyin. Vereceğimiz teknik bilgiler ışığında tabii...

Misyoner pozisyonu Bu pozisyon çiftler arasında en çok tercih edilendir. Kadın sırt üstü yatar, erkek karın üstü kadının üzerindedir.
Kadın için: Misyoner pozisyonu en çok tercih edilen pozisyon olmasına rağmen kadınların çoğu aslında bu pozisyonu sevmiyor. Çünkü misyoner pozisyonu kadının hareket alanını daraltıyor. Buna rağmen penis, bu pozisyonda vajinanın derinliklerine ulaşabildiği için tatmin edici bir pozisyon olarak biliniyor. Ancak, eğer partneriniz bir sumo güreşçisi ise uzak durun! Orgazm garantisi yüzde 80!
Erkek için: Bu pozisyonda bütün iş erkekte bittiği için biraz daha olgun ya da yaşlı erkekler bu pozisyonu pek sevmiyorlar. Erkek için çok fazla efor sarfedici olan bu pozisyon, ergenliğe yeni adım atmış olanların özel tercihi genelde! Ayrıca kontrolü elden bırakmayan, seksin temposunu elinde tutmak isteyen erkekler de bu pozisyonu tercih ediyorlar. Bu pozisyonun bir başka avantajı da erkeğin kadını rahatça öpebilmesi...

Jokey pozisyonu Kadının üstte, erkeğin altta olduğu pozisyon.
Kadın için: Aslında bu pozisyon kendi içinde ikiye ayrılıyor. Kadın jokey pozisyonunda erkeğe yüzü dönük ya da sırtı dönük durabilir. Erkeğin yüzüne bakılmayacak gibiyse sırtnızı dönebilirsiniz yani! Tabii canınız nasırlı ayak görmek istiyorsa!.. Her iki durumda da bu pozisyonda kadının avantajı, fiziksel kondisyonuna göre ilişkinin hızını kendisinin ayarlayabilmesidir. Hükmetmeyi seven, otoriter kadınlar için bu pozisyon genel tercih nedeni!
Erkek için: Genelde bu pozisyona bayılırlar. Çünkü kendilerini bir seks kölesi gibi hissederler. Kadın onun üzerindedir ve ona hükmediyordur. Bunu düşünmek hoşuna gidebilir! Özellikle yaşlı ve tembel erkekler için ideal...

İkinci misyoner pozisyonu İlkinden tek farkı, kadın bacaklarını erkeğin omzuna koyar.
Kadın için: Misyonerde yazılanlar aynen geçerli. Tek farkla. Penis bu pozisyonda vajinaya daha derin temas eder. G noktası uyarılır.
Erkek için: Bu pozisyonda erkek kalçasını daha rahat hareket ettirir. Ancak bu seksten uzun süre keyif almak isteyenler için uygun değil. Çünkü erkek çok çabuk orgazm olabilir.

X pozisyonu Tarifi biraz zor... Kadın ve erkek yüzyüzeler. Bacakları makas gibi birbirine geçmiş. Yani misyoner pozisyonunun yanyana yatılan biçimi diyebiliriz.
Kadın için: Klasik 'hangi bacak senin' sendromu atlatıldıktan sonra başlanabilir. Eğer bacaklarınız esnekse tabii. Yoksa bu pozisyondan uzak durun. Çünkü bacaklarınız içiçe geçmişken hareket kabiliyetiniz sıfıra da inebiliyor. Penis, vajinayla temasta zorlanabilir.
Erkek için: Erkekler her türlü pozisyonu severler. Demek oluyor ki, bunu da seviyorlar. Ancak çoğu erkek, partnerinin bacağı diye kendi bacağını da okşayabiliyor :)

Köpek pozisyonu Tarife gerek yok...
Kadın için: Porno yönetmenlerinin en sevdiği bu pozisyonu kadınlar pek tercih etmiyorlar. Çünkü bu şekilde penis doğrudan yumurtalıklara baskı yapıyor. Ve bu birçok kadın için rahatsız edici bir durum.
Erkek için: Erkeklerin daha az güzel kadınlarla bu pozisyonu tercih ettiğine dair bir iddia da var.

Kaşık pozisyonu Kadın ve erkek yanyana yatıyorlar. Her ikisi de aynı yöne doğru bakıyor. Erkek, kadına arkadan yaklaşıyor.
Kadın için: Kaşık pozisyonunda seks, sarılmayla karışık olduğu için çiftler bu pozisyonu tercih ediyorlar: Duyguların daha derin gösterildiği bu pozisyon yazık ki kadınların orgazmı açısından tatmin edici değil. Ancak sabahları bu pozisyona başvurabilirsiniz. Ağız kokusu çekmektense :)
Erkek için: Biraz daha sert seksten hoşlanan erkekler için uygun bi pozisyon değil. Aama sabah yeni uyanmışsa ve kımıldayacak hali yoksa tercih edebilir.

Ayakta Kadın ve erkek yüzyüze duruyorlar. Kadın bacakları ile erkeği sarıyor. Tabii bu durumda erkeğin bir duvara yaslanması gerekiyor.
Kadın için: Bu pozisyon kadın için çok keyifli olabilir. Çünkü penis hem vajinaya derin bir şekilde giriyor hem de partnerine sıkı bir şekilde sarılmış oluyor. Ama partner biraz daha ufak tefekse, güçsüzse ayakta sekse kalkışmayın. Zira düşeceğim tehlikesiyle zevk almanız güçleşir.
Erkek için: Erkekler için çok keyşif verici bir pozisyon değil. Ancak kaslı erkekler tercih edebilir. Çünkü bir süre sonra hem heyecandan hem de güç kaybından bacaklar titremeye başlayabilir.



Kaynak : kadınlara özel site

Gönderen Ayşe İlaj zaman: 14:12 1 yorum  

Yatak odanız fantezi koksun

Cinsel istek istediğimiz zaman açıp kapatabileceğimiz elektrik düğmesi gibi kontrol edilecek bir şey değildir. Çoğu insan, özellikle yaşları ilerledikçe veya ilişkileri olgunlaştıkça, cinsel isteklerinin o kadar çabuk uyarılamadığını görürler. Bu dönemlerde fantezilerin yardımı olabilmektedir.

Önce hazır olmalı

Fanteziler cinsel isteğin uyarılmasında oldukça yardımcı olmaktadırlar. İlişkiye girmeden evvel çoğu insan kendisini beynen hazırlama ihtiyacını duyar.

Bunu da gireceğimiz cinsel ilişkiye beynimizde canlandırarak yaparız. Partnerinizin yakınlığını, sıcaklığını, size dokunuşlarını hayal etmekle başlayabilirsiniz. Partnerinizin yüzünü, gözlerini, dudaklarını kafanızda imajlar halinde görmeye çalışabilirsiniz. Sadece sizin hoşunuza gidecek fiziksel imajları yaratmanız çok önemlidir.

Cinsel isteği uyarmakta partnerinizle günlük temaslarınız da önem taşımaktadır. Telefonla partnerinizi arayarak "Bütün gün senin o muhteşem vücudunu düşünüp duruyorum" veya "Bil bakalım bu akşam seninle ne yapmak istiyorum?" gibi sözlerin söylenmesi, partnerinizin de erotik fanteziler kurmasına yardımcı olacaktır.

Sadece fantezi kurmakla kalmayıp akşam buluştuğunuzda bu fantezilerin ilişkinizi yansıma olanağının yüksek olacağı söz konusudur.

Partner de uyarılmalı

Fanteziler genelde birlikte olduğumuz kişilerle ilgili kurulsalar da bu başka kişiler hakkında fantezi kurmamıza engel olmaz.

Başka kişiler için kurduğunuz fantezileri şu andaki bulunduğunuz ilişkinin içine katmanız normaldir.

Böylece duygularınızı canlı tutabilirsiniz. Ama bazıları başka kişileri ilişkilerine katmakta suçluluk duygusu duyarlar. Bu durumlarda fantezilerinizi partnerinizle sınırlı tutmanız tavsiye edilir

Duygularınızı canlı tutmak istiyorsanız, fantezilerden yardım almalısınız

SEVİŞME SANATI-SEKS POZİSYONLARI

Seks hayatınızdaki krize son verin!
Seks hayatınız iyice monotonlaştı, değişiklik yapmak istiyorsunuz, ama ne yapacağınızı bilmiyorsunuz, hep aynı şekilde sevişmekten de sıkıldınız! Üstelik fanteziler de artık yatak odanızın kapısından içeri girmiyor... Bari herkesin az çok yaptığı, ama bir türlü adını bilmediği pozisyonları deneyin. Sadece insan denen yaratığın, cinsel temas sırasında değişik pozisyon uygulama yeteneği vardır. Eğer erkek ve kadın, sadece bir veya sınırlı sayıda pozisyon bilirlerse, cinsel hayatları zevksiz geçer. Değişik birleşme pozisyonları uzun evlilik hayatında bir zevk, bir değişiklik, canlandırıcı bir dinlenmedir.
Karşılıklı olarak birbirlerini cinsel bakımdan tatmin edemeyen kadın ve erkeğin evlilik hayatı hiçbir zaman için tam değildir.
Eşlerin şişmanlık veya hamilelik gibi sebepler yüzünden karı kocayı tatmin edici şekilde cinsel ilişkide bulunamamaları çok kere duyulmuştur...

1-)Otururken

Bu pozisyon, ancak yavaş seks için uygundur. Erkek ya iskemlede oturur veya yerde bağdaş kurarak. Kadın erkeğin üstüne oturur. Yüz yüze veya sırt yüze bakarak da olabilir.

Bu pozisyon birbirinizi okşamak, birbirinize sarılmak ve yakın ten teması için idealdir.

Kadın iki bacağını yana doğru açabilir veya bacaklarını ğöğsüne doğru çekebilir. Bu her iki pozisyonda erkek kadının en hassas dış cinsel organına elle manipülasyon için erişemez, ama ilk pozisyonda ğöğüslerine erişebilir.

Bu pozisyonda bir kaç varyasyon söz konusudur. İlki; kadın iskemlede veya alçak bir yatağın ucunda oturur, erkek dizlerinin üzerinde penisiyle vajinaya girebilir. Seks terapistleri her ne kadar bu pozisyonun klasik poziyondan daha da zevk verici olduğunu iddia etseler de, coğu insan bu pozisyonun yakın temas konusunda eksik kaldığını düşünmektedir.

İkincisi;
kadın karnının üstüne yatar ve erkek arkadan vajinaya girer. Çoğu kadın için bu pozisyon, G-noktasını uyarır ama penisin rahim boynuna çarpması da acı verebilir. Yüz yüze olamama dezavantajı olsa bile çoğu çiftin favori pozisyonu arasındadır.

2-)Erkek Üstte (1.Misyoner pozisyonu)
Herkes bu klasik pozisyonda başlar; erkek üstte, kadın altta, yüz yüze. Günümüzde basında bu pozisyon, olumsuz eleştirilere maruz kalmaktadır.

Belki eski moda olduğundan, belki de ataerkil olduğundan dolayı. Esasında bu pozisyon, o kadar da kötü değildir. Kuvvet almak, sevgilinizle yakın temasda olmak ve hamile kalmak isteyenler için, bu pozisyon idealdir. Ön hazırlık vajinanın kaygınlığını sağlar ve özellikle geçmişteki “petting” deneyimleri, kadının kızlık zarını genişletmiş ya da yırtmışsa, kadının rahatsızlığı azalır.Bu pozisyon Bakirelere en uygun pozisyondur.Bu pozisyon kadını gevşetir, birleşmeyi kolaylaştırır ve erkeğin alt karın darbelerine yardım eder. Aynı zamanda karşılıklı okşamaya ve öpüşmeye de uygundur. Bununla birlikte, derin birleşme, daha fazla harreket özgürlüğünden hoşlanan bazı kadınları rahatsız eder. Erkek çok ağırsa ya da erken boşalma sorunu varsa ya da kadın ileri gebelik dönemindeyse, bu pozisyon uygun değildir.

Kadın için: Misyoner pozisyonu en çok tercih edilen pozisyon olmasına rağmen kadınların çoğu aslında bu pozisyonu sevmiyor. Çünkü misyoner pozisyonu kadının hareket alanını daraltıyor. Buna rağmen penis, bu pozisyonda vajinanın derinliklerine ulaşabildiği için tatmin edici bir pozisyon olarak biliniyor. Ancak, eğer partneriniz bir sumo güreşçisi ise uzak durun! Orgazm garantisi yüzde 80!

Erkek için: Bu pozisyonda bütün iş erkekte bittiği için biraz daha olgun ya da yaşlı erkekler bu pozisyonu pek sevmiyorlar. Erkek için çok fazla efor sarfedici olan bu pozisyon, ergenliğe yeni adım atmış olanların özel tercihi genelde! Ayrıca kontrolü elden bırakmayan, seksin temposunu elinde tutmak isteyen erkekler de bu pozisyonu tercih ediyorlar. Bu pozisyonun bir başka avantajı da erkeğin kadını rahatça öpebilmesi...

İkinci misyoner pozisyonu (Bacaklar Omuza)

İlkinden tek farkı, kadın bacaklarını erkeğin omzuna koyar.Erkek kadının bacaklarını kendi omuzlarına koyar ve öne doğru eğilir, ellerini kadının omuz hizasında yere koyar. Bu hareket sonucu kadının bacaklarıyla birlikte kalçası da yukarı doğru hareket eder, kadın böylece iki büklüm olur. Erkek dizlerini yerden kaldırarak ayaklarıyla destek alır ve müthiş bir hareket serbestisi kazanır. Bu sayede erkek ellerinin ve ayaklarının üzerinde tam şınav vaziyetinde, kadın yukarı doğru ikiye bükülmüş (yanlış anlaşılmasın, bu pozisyon kadın için kesinlikle zor değildir, hatta vücudunun tüm yükünü erkeğe aktarmış olduğu için oldukça rahattır ve zevk alma seviyesi artmıştır), vajina iyice açığa çıktığı için penis köküne kadar rahatça girip çıkabilecek durumdadır. Vajina yukarı kalkıp kadının yüzüne yaklaştığı için, orada ne olup bittiğini kadın daha kolay görüp anlayabilir :) . Erkek kalçasını yukarı-aşağı hareket ettirerek istediği süratte ve istediği derinlikte girip çıkabilir.

Kadın için: Misyonerde yazılanlar aynen geçerli. Tek farkla. Penis bu pozisyonda vajinaya daha derin temas eder. G noktası uyarılır.

Erkek için: Bu pozisyonda erkek kalçasını daha rahat hareket ettirir. Ancak bu seksten uzun süre keyif almak isteyenler için uygun değil. Çünkü erkek çok çabuk orgazm olabilir.

3-)Ayaktayken

İlk etapta çabucak seks yapmayı anımsatır. Bu pozisyonda başarılı olabilmek zordur. Penisin vajinaya girebilmesi güç olabilir. Kadınlar genelde erkeklerden daha kısa boylu oldukları için, kadının ya merdiven basamağında ya da duvardan destek alması ile bu pozisyonda başarı elde edilebilinir.Ayaktaki pozisyonlar genellikle aceleyle, gizli ve rahatsız koşullarda uygulanmaktadır. Bununlaberaber, en iyi koşullarda bile eşlerin boyları farklı ise durum zorlaşır. Bazı pozisyonlar erkeğin eşini yerden kaldırmasını gerektirir. Bu boy sorununu ortadan kaldırır. Ancak erkeğin yorulmasına neden olabilir.

Daha kısa olan eş bir eşyanın, örneğin, kalın bir kitabın üstünde ayakta durabilir

Bu pozisyonun başka bir varyasyonu da kadın yüzünü ya duvara veya tutunabileceği herhangi bir şeye verir, erkek de vajinaya arkadan girer. Bu pozisyon, yüz yüze olan pozisyondan çok daha kolaydır.
Kadın için: Bu pozisyon kadın için çok keyifli olabilir. Çünkü penis hem vajinaya derin bir şekilde giriyor hem de partnerine sıkı bir şekilde sarılmış oluyor. Ama partner biraz daha ufak tefekse, güçsüzse ayakta sekse kalkışmayın. Zira düşeceğim tehlikesiyle zevk almanız güçleşir.

Erkek için: Erkekler için çok keyşif verici bir pozisyon değil. Ancak kaslı erkekler tercih edebilir. Çünkü bir süre sonra hem heyecandan hem de güç kaybından bacaklar titremeye başlayabilir.

4-)Kadın Üstte (Jokey pozisyonu)
Bu pozisyon çok tavsiye edilir, çünkü seksin hızı kadının kontrolü altındadır. Bu pozisyonda bir kaç varyasyon vardır. Kadın her iki diziyle erkeğin kalçasını sarar. Penisi içine aldıktan sonra ya dizlerinin üstünde sekse devam eder ya da bacaklarını uzatarak. Ayrıca erkeğin üstünde dim dik oturarak da ilişkiye devam edebilir. Bu pozisyon erkek için de oldukça uyarıcıdır ve kadının göğüslerini okşama fırsatı verir.

Kadın için: Aslında bu pozisyon kendi içinde ikiye ayrılıyor. Kadın jokey pozisyonunda erkeğe yüzü dönük ya da sırtı dönük durabilir. Erkeğin yüzüne bakılmayacak gibiyse sırtnızı dönebilirsiniz yani! Tabii canınız nasırlı ayak görmek istiyorsa!..
Her iki durumda da bu pozisyonda kadının avantajı, fiziksel kondisyonuna göre ilişkinin hızını kendisinin ayarlayabilmesidir. Hükmetmeyi seven, otoriter kadınlar için bu pozisyon genel tercih nedeni!

Erkek için: Genelde bu pozisyona bayılırlar. Çünkü kendilerini bir seks kölesi gibi hissederler. Kadın onun üzerindedir ve ona hükmediyordur. Bunu düşünmek hoşuna gidebilir! Özellikle yaşlı ve tembel erkekler için ideal...

Bazen bu pozisyonda kadın erkeğe sırtını dönerek erkeğin üstünde olur. Bu pozisyon, her iki taraf için farklı duygular yaratsa da, yüz yüze olmamanın verdiği dezavantaj burada da geçerlidir.Misyoner pozisyonunun karşıtı olan pozisyonda çift, yüz yüze ve kadın erkeğin üstünde ata biner gibidir. Bu ona, cinsel ilişkinin şiddetini ve süresini denetleme olanağı sağlar. Diz çökmüş olarak başlayıp pozisyon da değiştirebilir. Örneğin, teması kaybetmeden uzanabilir. Bazı seksologlar bu pozisyonun iki eşe de en çok haz veren pozisyon olduğunu ileri sürmektedirler.
Bu pozisyonda, kadın erkeğin ağırlığından kurtulmuş olduğundan pelvis darbeler yapabilir ve birleşmenin derrinliğini duyabilir. Erkek onu serbestçe okşar ve orrgazmı geciktirebilir. Bu pozisyon özellikle kadının kısa ve erkeğin uzun olduğu çiftler için uygundur. Ancak kadın otururken yapılacak ters bir hareket acı verebilir, pasif rol erkeğin hoşuna gitmeyebilir. Bu pozisyon gebe kalmaya pek uygun değildir.


5-)Yan Yana (X pozisyonu)

Tarifi biraz zor... Kadın ve erkek yüzyüzeler. Bacakları makas gibi birbirine geçmiş. Yani misyoner pozisyonunun yanyana yatılan biçimi diyebiliriz..Eşlerin birbirlerinin ağırlığını taşımak zorunda kalmamaları ve kollarının serbest kalıp birbirlerine sarılabilmeleri, bu pozisyonun üstünlükleri arasında sayılabilir. Bunun yanı sıra, bazı çiftler yeterli uyarı olanağı vemediğini öne sürerek bu pozisyonu elverişsiz bulmaktadır.
Bu pozisyonların hepsi erkek üstte pozisyonu gibidir; tek fark partnerler yan yanadır. Buradaki tek zorluk, yüz yüze durumunda partnerlerden bir tanesi, bacağını partnerin üstüne atması gerekiyor. Bu da zaman zaman krampla sonuçlanabiliyor.

Kadın için: Klasik 'hangi bacak senin' sendromu atlatıldıktan sonra başlanabilir. Eğer bacaklarınız esnekse tabii. Yoksa bu pozisyondan uzak durun. Çünkü bacaklarınız içiçe geçmişken hareket kabiliyetiniz sıfıra da inebiliyor. Penis, vajinayla temasta zorlanabilir.. Kadının arkasından cinsel organa girmek isteyen erkeğin cinsel organ bölgesinin tümü, kadının kalçaları ile uyarıldığından erkek için çok tatmin edicidir.

Erkek için: Erkekler her türlü pozisyonu severler. Demek oluyor ki, bunu da seviyorlar. Ancak çoğu erkek, partnerinin bacağı diye kendi bacağını da okşayabiliyor :)Erkeğin penisinin kadının en duyarlı yerleri olan anüsle rahim arasında sürtünmesinden ve vaginaya girmesinden kadın da haz duyar fakat orgazm olmayabilir. Erkek kadının orgazm ihtiyacını unutmamalıdır.

Kadın erkeğe sırtını verdiği durumda, yavaş ve rahatlatıcı ilişki elde etmek mümkündür. Hatta bu pozisyonda uyumak bile mümkündür.

6-)Kaşık pozisyonu

Kadın ve erkek yanyana yatıyorlar. Her ikisi de aynı yöne doğru bakıyor. Erkek, kadına arkadan yaklaşıyor.

Kadın için: Kaşık pozisyonunda seks, sarılmayla karışık olduğu için çiftler bu pozisyonu tercih ediyorlar: Duyguların daha derin gösterildiği bu pozisyon yazık ki kadınların orgazmı açısından tatmin edici değil. Ancak sabahları bu pozisyona başvurabilirsiniz. Ağız kokusu çekmektense :)

Erkek için: Biraz daha sert seksten hoşlanan erkekler için uygun bi pozisyon değil. Ama sabah yeni uyanmışsa ve kımıldayacak hali yoksa tercih edebilir.

7-)Arkadan(Köpek pozisyonu)
Burada kadın dizinin üstünde durup erkek arkadan penisiyle vajinaya girer. Bazı insanlar bu pozisyondan nefret eder. Nedeni ise; hem duygusallıktan yoksun, hem de "erkek egemenliğini" vurgulayan bir pozisyon olması.Çoğu kişiler arka yolla birleşmenin doğaya aykırı olduğunu savunurlar. Oysa ki, hemen hemen tüm memeliler yalnızca bu şekli uygular. Bu yeterli derecede derin birleşmeyi ve klitoris üzerinde hoşa giden bir baskı sağlar. Uzunarak, diz çökerek, oturarak ve ayakta uygulanan değişik pozisyonlar vardır. En azından bunlardan bazıları her yaşta çifti tatmin etmektedir. Hatta bazı pozisyonlar, öteki birleşme şekillerinin çoğunu olanaksız kılan fiziksel koşullarda olan kişilere özellikle uygundur.

Kadın için: Porno yönetmenlerinin en sevdiği bu pozisyonu kadınlar pek tercih etmiyorlar. Çünkü bu şekilde penis doğrudan yumurtalıklara baskı yapıyor. Ve bu birçok kadın için rahatsız edici bir durum.
Erkek için: Erkeklerin daha az güzel kadınlarla bu pozisyonu tercih ettiğine dair bir iddia da var.
Bazılarının bu pozisyondan hoşlanması ise özgürlüğün olması ve gücün kullanabilinmesinden kaynaklanır.

DURUMA GÖRE POZİSYON ALIN :))

Gebe Kalmak İçin Uygun Pozisyonlar:

Kadın, dizleriyle erkeğin omuzlarına dayanır. Bu, kilolu kadınlarda tam birleşmeye ve spermlerin rahim ağzının yakınında birikmesine yardım eder.

Diz çökmüş olarak yapılan arka yolla birleşme, eğer rahim retrovers (arkaya dönük) ise spermlerin rahim kanalına ulaşmasını sağlar.

Sorunlu Kişiler İçin Pozisyonlar:

Kadın, erkeğin üzerinde doğrulur. Bu pozisyon kadının vajinası darsa tam birleşmeye ulaşılmasını sağlar.

Yan yana, yüz yüze pozisyon, hastalara, yorgun kişilere ve boyları birbirinden çokfarklı eşlere yardım eder.

Bu yan yana arka yolla birleşme pozisyonu zayıf ereksiyon sorunu olan erkeklere önerilir.

Kadının üstte olduğu bu pozisyon, erkek iktidarsızlığının ve erken boşalmanın tedavisi olarak önerilir.Ayrıca orgazm olmayan kadınların tedavisinde başlangıç pozisyonu olarak yararlanılır.

Bu yan yana pozisyon kadının istem dışı kalça hareketlerini daha kolaylaştırır ve orgazma ulaşmasında yardımcı olur. Bir önceki pozisyonun devamı olarak önerilir.

Gebelik Sırasındaki Pozisyonlar:

Geçmişteki kendiliğinden düşükler nedeniyle, doktor tarafındanilk üç ayda ilişki yasaklan- mamışsa, gebelik süresince önerilir. Çift, normal ilişkide bulunabilir. Gebeliğin ilerlemesi ve kar- nın büyümesi ile klasik ilişkiler zor ya da olanaksız olmaya başlar. İleri gebelik dönemindeki bir kadın için karına doğrudan basınç yapılmasıından sakınan ya da en azından birleşmenin derinliğini denetlemeye izin veren pozisyonlar gereklidir.

Eşler, yatak üzerinde bir arka yolla birleşme pozisyonunda diz çökerler ve erkek, çok derine itmekten kaçınır.

Kadın, bacakları, vücudunu taşıyacak şekilde, açık olarak yatar. Karın üzerine basıncın olmaması bu pozisyonu gebeliğin son dönemlerine uygun kılar.

Çift, arka yolla birleşmek için yan yatar. Burada da karına baskı yoktur.

Çift bir sandalye üzerinde birbirine sarılır. Kadın, erkeğin üzerine oturur. Böylece birleşme- nin derinliği denetlenebilir.

Bakirelere Uygun Pozisyonlar:

İlk kez ilişkide bulunanların çoğu “misyoner” pozisyonunu seçmektedir. Bakire kadın ve bakir erkekler için pozisyon ve şekli çok önemli değildir. Yaklaşım, yavaş ve düşünceli olmalıdır. Ön hazırlık vajinanın kaygınlığını sağlar ve özellikle geçmişteki “petting” deneyimleri, kadının kızlık zarını genişletmiş ya da yırtmışsa, kadının rahatsızlığı azalır.

Sırt Ağrısı Çekenler İçin Pozisyonlar:

Sırt ağrısı çeken kişiler alışagelmiş pozisyonlarda çok rahatsız olabilirler. Oysa sıklıkla daha az kullanılan yöntemlerden yararlanabilirler ya da en azından onlara katlanabilirler. Şefkatli bir eş bu pozisyonları bulmaya çalışacaktır. İşte sırt ağrısıçeken kişilerin çoğuna uygun dört pozisyon.

Erkek yatağa yatar, kadın ata biner gibi oturur, öne eğilir.
Sırt ağrısı çeken erkektir.

Kadın yatağa yatar, erkek ise bacakları arasında ileriye doğru kendini kaldırır. Ağrısı olan kadındır.

Erkek arka yolla birleşmek üzere ayakta durur, kadın aşağıda, yatağın üzerinde diz çöker. Sırt ağrısı olan erkektir.

Bir sandalye üzerinde yüz yüze, kadın erkeğin üzerine pelvik darbeler yapabilecek şekilde oturur. Ağrısı olan erkektir.

Arkadan Sarılarak Birleşme Pozisyonları:

Çoğu kişiler arka yolla birleşmenin doğaya aykırı olduğunu savunurlar. Oysa ki, hemen hemen tüm memeliler yalnızca bu şekli uygular. Bu yeterli derecede derin birleşmeyi ve klitoris üzerinde hoşa giden bir baskı sağlar. Uzunarak, diz çökerek, oturarak ve ayakta uygulanan değişik pozisyonlar vardır.

En azından bunlardan bazıları her yaşta çifti tatmin etmektedir. Hatta bazı pozisyonlar, öteki birleşme şekillerinin çoğunu olanaksız kılan fiziksel koşullarda olan kişilere özellikle uygundur.

En sık görülen seks rüyalari

Rüyalarda ünlülerle sevişmek, o ünlünün temsil ettiği niteliklere kendi hayatınızda da ulaşma arzunuzu gösterir. Bu tarz rüyalar aynı zamanda kendi hayatınızda 'romantik bir çekiciliğe' ihtiyaç duyduğunuzu da ortaya koyar. Eğer Brad Pitt’le jakuzide seks yaptığınızı görüyorsanız, bunun anlamı; Pitt gibi kendinize güven duymak istediğiniz veya daha yaratıcı bir işte çalışmaya ihtiyaç duyduğunuzdur. Ancak gördüğünüz rüya sadece bir fantezi de olabilir.

Açık alanda seks
Rüyanızda kamuya açık alanda seks yaptığınızı gördünüz. Bu sizin ve çevreden geçenlerin tepkilerine göre iki farklı anlam alıyor. Eğer siz kamuya açık alanda seks yapmaktan memnunsanız ve çevreden geçenler de gördüklerinden rahatsız değilse bu, öfkenizi ve cinsel arzularınızı bastırdığınız anlamına geliyor. Ancak kamuya açık alanda seks yapmaktan rahatsızlık duyuyorsanız veya çevreden geçenler de rahatsız oluyorsa bu, suçluluk hissi yaşadığınız ve cinsellik konusunda takıntılarınız olduğu anlamına geliyor. İki durumda da yapmanız gereken, hayatınıza biraz heyecan katmak.

Kankanın sevgilisiyle
Merak etmeyin, rüyanızda en yakın arkadaşınızın sevgilisi ile seks yaptığınızı görmeniz, aldatma arzusu içinde olduğunuzu göstermiyor. Bu, tatmin olmayan ihtiyaçlarınız olduğunu gösteriyor. Bu durumda kendinize şunu sorun: “Rüyamda gördüğüm kişinin yaptığı ama sevgilimin yapmadığı şeyler neler?” Rüyadan alacağınız ipuçlarını ilişkinizi geliştirmek için kullanabilirsiniz. Arkadaşınızı gördüğünüzde suçluluk hissedersiniz, unutmayın ki seks çoğunlukla semboliktir.

Kadın kadına seks
Kadınlar arasında lezbiyen seks rüyaları görmek oldukça sık rastlanan bir durum. Bu, kişinin lezbiyen olduğu anlamına gelmez. Bunun yerine “kadınsı yönlerinizin” okşanmasına ihtiyaç duyduğunuzu gösterir. Bunun için kendinizi şımartmayı öğrenin. Gecelerinizi sizi pohpohlayan kişilerle geçirin. Vücudunuzun ve ruhunuzun verdiği sinyalleri iyi okuyun. Seksi davranmak yerine seksi olun.

Çirkin patronla seks
Kadınların sık sık gördükleri rüyaların arasında çirkin, şişman ve şovenist patronlarıyla seks yapmak da yer alır. Bu patronunuza karşı gizli arzular duyduğunuz anlamına gelmez. İş hayatınızda kendinizi yetersiz hissettiğiniz veya teşvike ihtiyacınız olduğunu gösterir. Rüyanızda, iş yerindeki iktidar ilişkisini tersine çevirmiş olursunuz. Rüyanızda itici bulduğunuz biriyle seks yapmayı görüyor olmanız, aynı zamanda kendi bedeninizi de yeniden forma sokmayı arzuladığınızı gösterir.

En heyecanlı 15 fantezi
1. Öpüşmek
2. Çorap ve jartiyerler
3. Kirli sakal
4. Çikolata
5. Hemşireler
6. Komşunun kızı
7. Aşk
8. Ne kadar iyi seks yaptığını duymak
9. SMS mesajıyla flört
10. Polisler ve itfaiyeciler
11. Ucu gözüken iç çamaşırı
12. Kremşanti
13. Bacakların içi
14. Motosiklet
15. Sutyen askıları

Yataktaki monotonluğa son!

Tekdüze giden gecelerden sıkıldınız mı? Gecelerinizi renklendirecek, sevgilinizi ateşleyecek önerilerimizi uygulamaya ne dersiniz? Romantizmi artırın: Sevgilinizle birlikte güzel bir gece geçirmeyi planları yaparken bazı detayları da sakın ihmal etmeyin. Yakılan birkaç mum, odaya yayılan hoş bir koku ve hafifçe çalan romantik bir müzik romantizmin doruğa ulaşmasında en büyük yardımcılarınız olacak. Böylece partnerinizi baştan çıkarmanız da çok kolaylaşacak.

Rahat ama seksi giyinin: Kendinizi seksi hissetmeniz için öncelikle rahat olmanız gerekli. Eğer vücudunuzun herhangi bir bölümüyle ilgili rahatsızlık duyuyorsanız uygun iç çamaşırlarıyla bu kusuru kolaylıkla saklayabilirsiniz. Güven afrodizyak gibidir ve yatak odasında ne kadar iyi görünürseniz o kadar güzel bir gece geçirirsiniz.

Beklenmeyeni yapın: İlişkinizdeki monotonluğu ortadan kaldıracak tek şey şaşırtıcı bir şeyler yapmaktır. Küçük sürprizler, şaşırtıcı dokunuşlar...

Partnerinizin ne istediğini düşünün: Seks hayatınızda yeni bir adım atmak istiyorsanız partnerinizi memnun etmek için zaman harcayın. İlişki sırasında kulağına hoş şeyler fısıldayın.

Sadece kendi isteklerinize yoğunlaşın: Onlara ne istediğinizi söyleyin. İster inanın ister inanmayın ama erkekler sizi neyin harekete geçirdiğini bilmek ister. Hatta buna önem verirler. Sizi memnun etmekten gurur duyarlar. Asıl önemli olanın ikinizin de mutlu olması gerektiğini unutmayın ve bunun için çaba sarf edin.

Yeni bir yer deneyin: Mekan değişikliği yaparak seks hayatınıza biraz yenilik ve heyecan katabilirsiniz. Bir otel odası kiralayın, başka bir odayı deneyin ya da hiç akla gelmeyecek yerler seçin... Unutmayın seçeneklerin sonu yoktur.

Duygularınızı saklamayın: Kendinizi ve duygularınızı açığa vurmaktan sakın korkmayın ve bu konuda mümkün olduğunca kendinizi özgür hissedin. Nasıl hissettiğinizi dile getirin ve hoşlandığınız şeyleri yapmaktan asla çekinmeyin.

Konuşmadan harekete geçin: Sessizlik kimi zaman heyecanlandırıcı olabilir. Bu fikir özellikle partneriniz eve geldiği anda hiç konuşmadan onu çekip birlikte olduğunuz zaman işe yarayabilir.

Buz ya da filmler işinize yarayabilir: Yeni bir şeyler denemeye ne dersiniz? İlişkiniz zaten mükemmelse yeni bir şey denemek onu daha da değerli kılacaktır. Göz bağı, filmler, buz, oyuncaklar… Bu arada isterseniz sadece kendiniz hayal edin ya da partnerinizle paylaşın ama fantezileri de sakın yabana atmayın. Asıl önemlisi yaratıcı olmak.

Her dokunuş önemlidir: Seksten aldığınız keyfi arttırmak istiyorsanız yeni pozisyonlar denemelisiniz. Bu tabii ki alıştığınız ve hoşunuza gidenleri unutmanız anlamına gelmiyor ama denemekten de korkmayın. Böylece rutinden kurtulmuş olacaksınız. Aldığınız zevki görünce emin olun siz de çok şaşıracaksınız.

Yatakta bunları yapın, zevki tadın!


Yatakta ne istediğinizi anlatın

Erkeğiniz vücudunuzun bütün sıcak noktalarını keşfetmiş olsa da, sevdiğiniz bazı hareketleri es geçiyorsa, doyumsuzluğa uğramanız doğal. Kimi uzun öpüşmelerden hoşlanır, kimi yastık oyunlarından, kimi ise belli bir yerine dokunulmasından. Beğendiğiniz şey ne olursa olsun, onu istediğiniz kadar elde edemediğinizde, mutsuz, hatta sinirli ve gergin olabilirsiniz. İsteklerinizi uygun bir dille ifade etmenin bir yolunu bulmalısınız. Kulağına uygun bir tonla isteğinizi fısıldamak kolay bir çözüm olabilir. "Bu davranışla erotik ilgisini belli bir konuya çekmiş olursunuz, ama bunda bir tehlike yok. Çünkü o anda tek isteği, konsantre olduğu tek konu, sizi mutlu etmektir. Sorunlarınızı sıcağı sıcağına konuşmanızda yarar var; çünkü tepkinizi anında görebilir ve bu libidosunu daha da arttım" diyor "52 Invitations to Great Seks" (Mükemmel Bir Sekse 52 Davet) adlı kitabın­da yazar Laura Com.

Ellerinizi kullanmayın

"Seks sırasında ellerinizi kullanmadığınız zaman, yaratıcılığınızı zorlayıp, başka vücut kısımlarınızı kullanarak birbirinize zevk verme yollarını ararsınız" diyor seks terapisti Lay Davidson. Örneğin, göğüslerinizi göğsüne değdirin, saçlarınızla hassas bölgelerini okşayın, sakal tıraşı olmadan teninize dokunmasını isteyin.

Dil dansı edin

Öpüşürken, dilini emerek ağzınıza yavaşça alın. Klasik öpüşmenin bu çeşidi, bacaklarının arasına zevk dalgaları gönderecektir. "Öpüşürken genelde erkekler orta derecede sertliği tercih ederler. Bu şekilde öpüşmek ne çok hafif, ne de serttir, yani tam onların istediği gibidir" diyor seksolog Logan Levkoff ve ekliyor: "Daha da fazlası, bu hareket ağzınızı başka nerelerde kullanabileceğinizi hayal etmesine yol açar.

Seksi görünmekten çekinmeyin

Şunu bilin: Bir kadının seksi vücuduna bakmak, erkeğin aklını başından alır. O yüzden yatak odanızın ısısını yükseltmek istiyorsanız, soyunup giyinirken sizi seyretmesine izin verin. Bir diğer tüyo da, sevişirken ışıkları açık tutmanız. "Erkeklerin büyük çoğunluğu ışıklar açıkken sevişmeyi tercih eder, çünkü bu onlara sizi rahatça seyretme olanağı verir.

Çılgın seksi deneyin

Yavaş yavaş rutine girdiğinizi hissettiğiniz tabu yerlerde seks yapmak, seks oyuncaklarıyla tanışmak veya farklı fanteziler denemek aşkınıza kaybettiğiniz heyecanı geri getirecektir. Erkekler yeniliklerden hoşlanırlar. Konforlu bölgenizden çıkmak zor olsa da, arada sırada denemelisiniz. Yaramazlık, iştahını kabartmak istiyorsanız, rutin seksinize yenilikler getirebilirsiniz. Örneğin göğüslerinize bal sürebilirsiniz...

Arzunuzu hissettirin

Misyoner pozisyonu sırasında ve sevgilinizi orgazma yakın hissettiğiniz anda, ellerinizle kalçasını tutarak, daha fazla kendinize doğru çekin. Bu hareket, onu deliler gibi arzuladığınızı gösterir. Olayı yaşadığınızın, onun kadar kendi zevkinizi de arttırmaya çalıştığınızın bir göstergesidir.

Hareketleri değiştirin

Klasik ileri geri hareketleri yapmak yerine, dairesel hareketleri deneyin. Bu hareketler, ileri-geri hareketlerden çok daha şehvet doludur.

Zevk yastığı kullanın

İki adet ufak yastık alıp, onları belinizin altına yerleştirin. Sevgilinizle misyoner pozisyonunda sevişin. Yastıklar vajinanızı yükselttiği için seks sırasında daha rahat olursunuz. Bu açıda sevgilinizin vücudu, klitorisinizle daha fazla temas edeceği için, orgazma daha çabuk ulaşırsınız.

Yüzünüzü ona dönün

Bu, köpek pozisyonun bir alternatifi olabilir. Sevgiliniz sırt üstü yatarken, yüzünüz ona dönük şekilde üzerine çıkın. Derinlik ve hız kontrolü tamamen elinizdedir, yani kendi zevkiniz için sevgilinizi kullanmış olursunuz. (ki erkekler buna bayılır) Üstelik gözlerinin önünde göğüslerinizin olması onu görsel anlamda daha fazla uyaracaktır.

Ellerinizi değiştirerek kullanın

Cinsel organına ellerinizi peş peşe değiştirerek dokunmanız sevgilinize inanılmaz hisler yaşatır. Arkasında kalarak, onun mastürbasyon yaparken kullandığı açıyı elde etmesini de sağlayabilirsiniz.

Önsevişmeyi uzatın

Önsevişmeyi atlamak veya onu aceleye getirmek birçok kültürde kabul edilmez bir davranış. Cinsellik uzmanı Amy Sueyoshi bu tezi desteklemekle kalmıyor, cinsel davranışların yatağa girmeden çok daha önce başlaması gerektiğini anlatıyor: "Seks sırf yatağın içinde düşünül­memeli. Gerçek bir sevgili, ilişkiye girmeden önce de partnerini zevkin doruklarına ulaştırabilir." Özellikle testislerin ipek eşarpla okşanması erkeklere inanılmaz bir zevk verir" diyorlar. Önsevişmeyi kısa tutarsanız, seks doyurucu, ama çabuk biten bir akşam yemeğine benzer. Buna karşın, önsevişme yöntemlerinizi çeşitlendirirseniz, cinsel hayatınız gece boyunca süren bir partiye benzeyebilir.

Kama Sutra'da, önsevişme geniş bir yer tutar. Öpüşme, okşama ve oral seks en ince detaylarına kadar anlatılır. Sevgilinizden G noktanızı parmağıyla baskı uy­gulayarak uyarmasını isteyin. Daha fazla zevk için, klitorisinizi de diliyle uyarabilir. İlişkiye orgazm olduktan sonra girerseniz, ilişki sırasındaki orgazmınız daha şiddetli olabilir, çünkü hassas noktalarınız önceden 'ısıtılmış' olur.

Sevişmeleriniz daha romantik olsun

Duygu dolu, romantik bir dekorda aşkın bambaşka olduğunu bilmelisiniz. İlk önce telefonların fişini çekin, kimse sizi rahatsız etmesin. Ortamı fazla değil, ama loş bir ışıkla aydınlatın ki, göz teması kurmak mümkün olsun. Birbirinizin gözlerine bakabilmek, sevişme sırasında birbirinize daha yakın hissetmenize yol açar. Tatmin edici bir cinsellik yaşamak istiyorsanız, zaman faktörünü de göz önünde bulundurmalısınız. "Seks aceleye gelmez, öpüşmeye, birbirinize dokun­maya zamanınız olmalı. Birbirinize süper yakın hissetmek istiyorsanız, elleriniz daima partnerinizin vücudunda olmalı, onunkiler de sizinkinde. "Sürekli temas halinde olmak aranızda özel bir elektri­ğin oluşmasına yol açar" diyor "Sex Talk" (Seks Sohbeti) adlı kitabın yazarı Aline P. Zoldbrod.

Sıcak bir seks için...

Bazen seks masaja benzer: Sırt üstü uzanırsınız ve hizmet ayağınıza gelir. "Önemli olan, kendinizi tamamen serbest bırakmanızdır" diyor "The Hot Guide to Safer Sex" (Daha Güvenilir Bir Seks için Sıcak Bir Rehber) adlı kitabında yazar Yvonne K. Fullbright. Yatağa uzandığınız anda, kafanızdaki bütün düşünceleri silin, sadece zevk almaya konsantre olun. Tamamen rahatladıktan sonra, zevki her hücrenizde hissetmeyi başaracaksınız.

Fantezilerini hayata geçirin

Her erkek fantezi kurar ve bunları gerçekleştirmek ister. Siz neden yaratıcılığınızı ortaya koymuyorsunuz? Sizi memnun etmek için elinden geleni yapacağını eminiz. En derin seks arzularınızı partnerinize anlatmaktan çekinmeyin, göreceksiniz aldığınız zevk ikiye katlanacak.

Bacaklarınızla onu kavrayın

Sırt üstü uzanın. Bacaklarınızı diziniz­den kırın, öyle ki sağ bacağınız sol kalçasında, sol bacağınız sağ kalçasında olsun. Bacaklarınızı bu şekilde kırdığınız ve ona doladığınız için, onu çok daha iyi hissedeceksiniz.

Kadınlarda kalp krizi riski yüksek

5 Ağustos 2007 Pazar

ABD'de Ulusal Sağlık Enstitüsü ve Mayo Klinik tarafından yapılan araştırma, son yıllarda erkeklerin kalp krizi geçirme oranlarında düşüş gözlenirken, benzer bir eğilimin kadınlarda görülmediğini ortaya koydu.

''Kadınlarda İskemi Sendromunun Gelişimi''nin (Women's Ischemia Syndrome Evaluation) kısaltması olarak WISE adıyla yayınlanan araştırma, ''Anjiyo sonuçlarınızın temiz çıkması,kalp krizi geçirmeyeceğiniz anlamına gelmez'' şeklinde doktorların sık sık yineledikleri uyarının,kadınlar için ayrı bir önem taşıdığını da gösterdi.

WISE'ın ortaya koyduğu sonuçlara göre,koroner arter hastalıklarının
tanımlanmasında standart yöntem olarak kabul edilen anjiogram, kadınların
kalplerini besleyen küçük damarlardaki pıhtıları açığa çıkaramayabiliyor. WISE çalışmasının baş aktörlerinden,Sharonne Hayes''Araştırmacılar, uzun süredir şüphelendikleri şeyin doğru olduğunu gördüler,kadınlar farklı'' dedi.
Araştırmaya katkıda bulunan kardiyolog Amir Lerman ise bazı risk faktörlerinin erkekler ve kadınlar için eşit olmasına karşın,kadınların
risklerini daha etkin şekilde azaltabileceklerine dikkati çekti.Kolesterol, yüksek tansiyon ve obezitenin kadınlar ve erkekler için kalp hastalıklarında eşit derecede risk faktörü oluşturduğuna işaret eden Lerman,yüksek tansiyon,şeker ve tligestritten oluşan ve ''metabolik sendrom'' olarak
adlandırılan hastalığın ise ''kadınları erkeklere oranla kalp krizine daha fazla
yaklaştırdığını'' belirtti.Lerman,kadınların karşı karşıya kaldıkları riskleri
şöyle özetliyor:

''Stres ve depresyonun,kadınların kalbini daha kötü şekilde etkilediğini
biliyoruz.Sigara içmek de kadınlar için erkeklerden daha kötü etki yaratıyor.
Menopoz öncesi görülen düşük östorojen seviyeleri de mikrovasküler hastalıklar için risk faktörü oluşturuyor.Kadınlar,risk faktörlerini tanımak ve tedavi etmek konusunda daha bilinçli olmalılar.Damarlarınızın tıkanması teşhisi konulana kadar beklemeyin.Koroner arter hastalıklarına ilişkin riskleri
taşıyorsanız,doktorunuzla görüşün.Koroner arter hastalıklarının tipik testlerinden olan anjiyo,kadınlara hatalı bir güvenlik duygusu veriyor.WISE çalışması,erkeklerin damarlarındaki hacimli,eğri ve pek de kendini saklamayan plakları tanımlamak amacıyla hazırlanan teşhis yöntemlerinin, kadınların damar duvarları boyunca eşit düzeyde birikerek yayılan plakaları görmekte her zaman aynı başarıyı göstermediğini ortaya koydu.''


KADINLARDA GÖRÜLEN SEMPTOMLAR DA FARKLI


Kalp krizi risk faktörlerinde görülen farklılıkların yanı sıra kadınlarda kalp krizi,erkeklerdeki klasik göğüs ağrısından daha çok ,boyun,kol,sırtın üst bölümünde ağrılar,nefes kesilmesi,yorgunluk,kusma,bitkinlik gibi semptomları öne çıkarıyor.


FARKLI TEDAVİ YÖNTEMLERİ GEREKEBİLİYOR


WISE araştırması,koroner arter hastalıklarında sıklıkla kullanılan anjiyoplasti ve stent takma yöntemlerinin,damarlarındaki plakalar daha dağılımlı bir yapı sergileyen kadın bedeninde,erkekler kadar iyi sonuç vermeyeceğini de ortaya koydu.

Dr.Hayes,kadınlar için yüksek tansiyon ve kolestrol gibi riskleri aza indirecek ilaç tedavilerinin,daha önemli ve etkili seçenekler olduğunu belirtti.

Doğum sancısı artık yok

'Prenses Doğum" adı veriler bir yöntem sayesinde anne adayları acı çekmeden doğum yapabiliyor. Anne adayları ağrısız doğum ile karnındaki bebeğini tüm hareketlerini hissederken, sancı hissetmiyor.

Doğum, anne adayları için artık büyük acılar çektiren kabus olmaktan çıkıyor. "Prenses Doğum" adı verilen ağrısız doğum yöntemiyle, sancı çekmeden, o dayanılmaz ağrılara katlanmadan anne adayları bebeklerini kucağına alabiliyor.

'Prenses Doğum" adı veriler bir yöntem sayesinde anne adayları acı çekmeden doğum yapabiliyor. Anne adayları ağrısız doğum ile karnındaki bebeğini tüm hareketlerini hissederken, sancı hissetmiyor.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berrin Günaydın, ağrısız doğum yapmak isteyen anne adaylarının tercih ettiği 'Prenses Doğum' yöntemini anlattı. Doç. Dr. Günaydın, yöntem için öncelikle hastanın rahim ağzının belirli bir değere kadar açılması gerektiğini ifade ederek, sırta yapılan bir iğne ile bütün acıların ortadan kaybolduğunu söyledi.

İğnenin yapılmasıyla vücudun bir süre sonra uyuşmaya başladığını belirten Günaydın, "Hasta elindeki cihaz sayesinde ağrısın şiddetini kendi ayarlayabiliyor. Verdiğimiz ilaçların anne ve bebeğe zararı olmadığı bütün dünyada kanıtlanmıştır. Bu yöntem doğum yapan kadınların ve elbette doktorların da işini büyük ölçüde kolaylaştırıyor" diye konuştu. "Prenses Doğum" yöntemi ile bebeğini dünyaya getirmeye hazırlanan anne adayı ise, "İğne yapıldıktan sonra sancım durdu. Böyle bir imkan varken neden acı çekeyim? Daha rahat bir doğum yapmam için doktorum bu yöntemi tavsiye etti, bende kabul ettim" şeklinde konuştu. Bu yöntem ile ağrının kontrolü kısmen annenin kontrolüne bırakılıyor, yani anne adayı doğuma kadar ağrılarını kontrol edebiliyor. "Prenses doğum" olarak adlandırılan ağrısız doğum yönteminin hiçbir yan etkisi bulunmuyor. Anne adayları ağrısız doğum ile karnındaki bebeğini tüm hareketlerini hissederken, sancı hissetmiyor. Bütün bunlardan sonra yapmanız gereken, bebeğinizi kucağınıza alacağınız o mutla anı beklemek.

Rahim kanseri aşıyla son buluyor

Dünyada her yıl 240 bin kadının ölümünü yol açan rahim ağzı kanserinden artık aşıyla korunmak mümkün. 9-26 yaş grubundaki kadınlarca kullanılacak HPV aşısı, kadınları rahim ağzı kanserine karşı 5 yıl boyunca yüzde 100 koruyor

Yeni geliştirilen HPV aşısı, kadınları korkulu rüyaları rahim kanserinden koruyacak. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi tarafından onaylanan rahim ağzı aşısı; aynı zamanda Human Papilloma Virüs'ün (HPV) neden olduğu kanser öncesi düşük dereceli lezyonları ve genital siğilleri de önlüyor. Rahim ağzı kanseri aşısı ve kansere neden olan HPV virüsü hakkında merak ettiklerinizi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve İmmünoloji Ana Bilim Dalı üyesi Prof. Dr. Selim Badur yanıtladı:

* Aşı koruma amaçlı mı? Evet, genel olarak koruma amaçlı bir aşıdır. HPV 6, 11, 16, 18 tiplerine maruz kalmamış kadınlarda, rahim ağzı kanserine karşı yüzde 100 koruma sağlar.

* Aşıyı herkes olabilir mi? Şu an 9-26 yaş grubundaki kadınlar; aşının uygulanabileceği grubu oluşturmaktadır. İlerleyen dönemlerde ise 26 yaş üstü kadınlar için ve erkekler için de aşının kullanılması planlanıyor.

* Erkekleri de etkiliyor mu? Sünnet, HPV virüsünden erkekleri koruyor. Ancak sünnetsiz erkeklerde penis kanserine yol açıyor. HPV virüsü taşıyan sünnetli erkekler de kadınlara bulaştırıyor.

* HPV'si olan her kadın aşıyı olmalı mı? Öncelikle, aşının HPV ile temas öncesi uygulanması gerekiyor. Öte yandan çalışmalarda aşının içinde bulunan dört HPV tipinden herhangi bir tanesine maruz kalmış kişilerde aşılama sonrası diğer tiplere karşı koruma sağlandığı kanıtlandı.

18 yaş altı gebelik tehlikeli

SAMSUN (İHA) - Samsun'daki hastanelerde gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, 18 yaş altı gebe kalan anne adaylarının 77'sinin erken doğum yaptığı, 30'unun gebelik zehirlenmesiyle karşı karşıya kaldığı ve 92'sinin bebeklerin ana rahminde az gelişmesi durumlarının meydana geldiği bildirildi.
Türkiye'de 15-49 yaş arası 17 milyon 500 bin doğurgan kadının 612 bin 500'ünün 18 yaş altında gebe kalması ve doğum yapması, Samsun'daki araştırma da dikkate alındığında durumun vahametini ortaya koydu. Anne ve çocuk sağlığı açısından 18 yaş altı gebelik tehlikeli bulunurken, bu konuda toplumun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Yılda 1.5 milyon bebeğin doğduğu Türkiye'de, bu bebeklerin 71 bininin 5 yaşın altında ölmesi ve ölen bebeklerden büyük çoğunluğunun 18 yaş altı gebeliklerle ilintili olması uzmanları düşündürmeye başladı. 70 milyonluk Türkiye nüfusunun yüzde 25'ini 15-49 yaş arası doğurgan nüfusun oluşturması, 0-14 yaş arası nüfusun ise 25 milyona yaklaşması ülkenin eğitim, iş ve beslenme konularında önlemler almasının ne denli önemli olduğunu gösterirken, sağlıklı gelecek için 18 yaş altı gebelikle mücadele edilmesi öngörüldü.
Araştırma hakkında bilgi veren Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sevgi Canbaz, toplumda riskli gebeliklerden kaçınılmasının önemini vurguladı. Canbaz, "Burada sadece anne adaylarını ve anneleri bilgilendirmek yetmiyor. Kadınlar için 18 yaş altı gebelik, doğum, doğum sonrası loğusalık dönemleri en riskli dönemlerdir. Bebekler için ise ilk 0-12 aylık dönem risk taşıyor. Ölümlerin önüne geçebilmek için önlemler almalıyız. Anne ve çocuk ölümlerinde gelir seviyesinin düşük olması önemli değil. Türkiye ve Endonezya'yı karşılaştırdığımızda bunu görüyoruz. Türkiye'nin GSMH'dan fert başına elde ettiği geliri 5 bin doların üzerinde. Endonezya'nın 590 dolar. Oysa, Endenozya'nın bebek ve çocuk ölüm oranı bizimkinden daha düşük. Burada önemli olan eğitimdir. Özellikle annelerimiz kendilerini çok iyi eğitmeli, öğrendiklerini de çevrelerine aktarmalıdır. Ayrıca, bebek ve çocuk ölümlerinin azaltılması için aşıya önem verilmelidir. 18 yaş altı evliliklerden kaçınılmalı, değişik sebeplerle evlilik gerçekleşmişse doğum kontrol yöntemleri kullanılmalıdır" diye konuştu.

Hamilelere yaz önerileri

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Müge Harma, anne adaylarına, yaz aylarını rahat geçirmeleri için, ''dışarı çıkarken ince giysiler giymeleri, düşük kalorili, az yağlı yiyecekler tercih etmeleri'' önerisinde bulundu.

Doç. Dr. Harma yaptığı açıklamada, yaz aylarının, hamilelerin dikkat etmesi gereken dönemlerin başında geldiğini söyledi. Anne adayının yazın dışarı çıkarken bazı önlemler alması gerektiğini ifade eden Harma, ''İnce giysiler giymeli, güneşin dik geldiği saatlerde çıkması mecburi ise muhakkak güneş koruyuculuğu yüksek faktörlü kremler kullanmalı, şapka takmalıdır. Yürürken gölge tercih edilmeli. Giysiler açık renkli kumaştan ve ince yapılı olmalı'' dedi.

Harma, anne adaylarına, ''sabah ve akşam üzeri yürüyüş yapmalarını, dışarıda dolaşırken sıvı ihtiyaçlarını karşılamak için bol su içmelerini ve yanlarında bulundurmalarını, günde en az 8-10 bardak su tüketmelerini'' tavsiye etti. Yaz aylarında uygulanacak beslenme programına da işaret eden Doç. Dr. Harma, ''Düşük kalorili az yağlı yiyecekler tercih edilmeli.
Pişirme yöntemi olarak kızartma uygulanmamalı'' görüşünü bildirdi.

AĞrili Cİnsel İlİŞkİ

Cinsel ilişki sırasında vagen girişinde veya derin ilişki`de ağrı hissedilmesi durumudur. Diaparoni terimi de bu durumu ifade etmektedir. Disparoni yakınması bir çok kadında bulunmaktadır. İlk ilişki`den itibaren bu yakınması olanların yanı sıra yıllar sonra cinsel ilişki`si ağrılı olmaya başlayan kadınlar da vardır.



Ağrılı ilişki`nin nedenleri jinekolojik hastalıklar olabileceği gibi psikolojikte olabilir. Bu nedenle jinekolojik muayene nedenin saptanması için gereklidir.

Cinsel ilişki sırasında ağrının oluştuğu yer de önemlidir. Ağrı penisin vagene girişi sırasında vagen girişinde mi oluyor (yüzeyel disparoni)? Ve ya vaginaya tam olarak girdikten sonra alt kasık bölgesi veya karında mı oluyor (derin disparoni)? Bu iki ağrı çeşidinin ayrılması tanıya yardımcıdır.
Yüzeyel disparoniye vagen veya vulvanın enfeksiyonları, vagen girişinin darlığı, vagenin kayganlığını sağlayan vagen sekresyonunun az olması gibi durumlar neden olurken; derin disparoniye genellikle rahim, yumurtalık, tüpler veya alt karın bölgesi ile ilişkili hastalıklar neden olabilmektedir.

Post menopozal yıllarda vagen epitelinin sağlamlığını ve kayganlığını sağlayan estrojen hormonu eksikliği nedeni ile disparoni şikayeti olmaktadır. Bu durumun tedavisi menopoz hormon tedavisi ile kolaylıkla olmaktadır.

Bütün bu durumların dışında herhangi bir neden saptanamayan disparoni hastaları da bulunmaktadır. Böyle bir durum daha çok kadının bilinç altını etkileyen psikolojik bir durumla ilgilidir. Psikolojik danışmanlıkla tedavi edilmelidir.

Cİnsel Organ TemİzlİĞİ

Ergenlik dönemiyle birlikte kızlar ve erkeklerde üreme organlarında bazı değişiklikler olmaya başlar. Erkeklerin üreme organlarında olan değişiklik büyüme ve gelişme tarzında olur. Ayrıca bu dönemde erkek üreme organlarının etrafında kıllanma başlamıştır. Önce kısa ve ince olan tüyler daha sonra kalınlaşmaya, sertleşmeye ve kıvrılmaya başlar. Erkeklerde cinsel organ etrafında olan kıllanmanın ardından koltuk altlarında, göğüste, yüzde bıyık ve sakal tarzında kıllanma da başlar. Kızlarda da dış üreme organlarında ve koltuk altlarında kıllanma başlar. Erkeklerdeki gibi önce kısa ve ince olan tüyler, daha sonra kalınlaşmaya, sertleşmeye ve kıvrılmaya başlarlar.
Bu dönemden itibaren vücut temizliğinde banyo yapma dışında üreme organ temizliğine özel olarak önem vermek gerekmektedir. Kıllı deride ter bezleri çok daha fazla sayıdadır. Bu nedenle terleme ve terleme sonrasında koku çok daha rahatsız edici olabilir. Bunun yanı sıra terlemeden dolayı kirlenme ve cildimizde mikropların yerleşmesi çok daha kolay olmaktadır. Mikroorganizmaların bu bölgelere yerleşmesi ile kaşıntı, kızarıklık, şişme, ağrı ve o bölgede ısı artışı gibi iltihabın belirtileri görülmeye başlar.

1. Adet Döneminde Temizlik ve Bakım Nasıl Yapılmalıdır?
Kızlar yaklaşık on iki, on üç yaşlarına geldiklerinde, bir gün çamaşırlarında kan lekesi görürler. Genç kız bu kan lekesinin ne olduğunu bilmiyorsa korkabilir, endişelenerek telaşlanabilir. Bazen bilgisi olsa da utanabilir, çekinebilir. Hemen hemen bütün genç kızlar bu duygulardan bir kaçını beraber yaşarlar. Bu nedenle ergenlik belirtileri başlayan kız çocuklarına bu konuda önceden bilgi verilmelidir. Adet kanaması yaklaşık ayda bir defa vajinadan gelen bir kanamadır. Normalde 21-35 günde bir adet görme olabilir. Kanama süresi ise 3-7 gün arasında değişir. Adetin başlaması sırasında hafif bir karın ve kasık ağrısı, uyku hali, yorgunluk, halsizlik ve sinirlilik olabilir. İlk gün ağrı biraz daha fazla, kanama ise koyu renklidir. Daha sonra miktar giderek artar. Bir kaç gün içinde kanama azalır ve renginin açıldığı dikkat çeker.

Adet döneminde kadın üreme organ`larından rahmin iç duvarını kaplayan ince doku atılmakta olup, bu doku mikropların çok sevdiği bir ortam özelliğini taşımaktadır. Bu nedenle ayakta ya da başkaları tarafından kullanılmayan temiz bir taburede oturarak yıkanma önerilir.

Eğer sık olarak banyo yapma olanağı yoksa, adet döneminde dış üreme organlarının özel olarak temizlenmesi gerekmektedir, çünkü adet sırasında rahimden gelen kan kullanılan pet ile dış üreme organları arasında birikmektedir. Dış üreme organları derisi üzerinde biriken bu kan artıkları yine mikropların yerleşmesi ve üremesi için oldukça uygun bir ortam oluşturmaktadır. Cilt üzerinde doğal olarak bulunan mikroorganizmalar vardır. Cilt temizliğine dikkat edilmediği zaman bu mikroplar cildimize zarar verecek şekilde üremeye başlar. Bunun yanı sıra bu bölgede idrar yolu çıkışı bulunmaktadır ve bağırsakların çıkışına da yakındır. Bağırsaklardan atılan dışkı içinde çok sayıda mikrop vardır, tuvalet sonrası temizlik, dışkının ön tarafa bulaşmasını önlemek için önden arkaya doğru yapılır. Aksi halde (arkadan öne doğru) mikroplar kolaylıkla bu bölgeye bulaşabilir. Dış üreme organ`larına gelen bu mikroplar yalnızca burada yerleşmekle kalmaz, bu bölgeden içeriye doğru rahatlıkla giderek iç üreme organ`larında ve idrar yollarında da iltihap oluşmasına neden olabilirler.

Adet döneminde dış üreme organ`larının temizliğinin yanı sıra kullanılan pedlerin temizliğine de dikkat edilmesi gerekmektedir. Çamaşır içine konan kanı emmesi istenen malzemenin temiz olması gerekmektedir. Adet döneminde kullanılması için üretilen özel pedler bulunmaktadır. Pedler temiz olarak üretilmekte ve kullanım kolaylığı da bulunmaktadır. Külot içine yerleştirilen pette bulunan koruyucu tabaka emilen adet kanının çamaşıra geçmesini önlemektedir. Pedler bir defa kullanılmalı, kanama durumuna göre sık sık değiştirilmelidir (bir ped asla altı saatten uzun kullanılmamalıdır). Gece kullanımına veya kanamanın fazla olduğu durumlara yönelik özel pedler üretilmektedir. Pedlere mikrop bulaşmaması için kullanmadan önce açıkta taşınmamalı, özellikle dış üreme organlarına temas edecek yüzü asla kirletilmemelidir. Sadece taşıma değil, kullanım öncesi el temizliği de önemlidir. Ellerin önceden sabunlu su ile yıkanmış olması ve pedin dış üreme organ`larına temas edecek yüzünün olabildiğince ellenmemesine gayret edilmelidir. Pedler kullanım sonrası küçük torbalara konmalı ya da önerildiği şekilde katlanarak çöp kutusuna atılmalıdır. Pedler suda erimeyen malzemeden olduğu için tuvalete atılmamalı ve kapatılmadan açıkta bırakılmamalıdır.

Ülkemizde adet döneminde bez kullanımı da oldukça yaygındır. Bezlerin kullanımında da uyulması gereken bazı kurallar vardır. Bezin adet dönemi için sıvı emici özelliği olan pamuklu kumaşlardan, kenarlarının bastırılarak özel olarak hazırlanması gerekmektedir. Adet kanı ile kirlenen bezin üzerindeki kanın yıkanması, çamaşır suyunda bekletilerek mikroorganizmalardan temizlenmesi, iyice durulanması, kuruduktan sonra da ütülenerek yine mikroorganizmaların yok edilmesi gerekmektedir. Ayrıca temiz bir şekilde saklanması ve taşınması da önem taşımaktadır. Bezlerin değiştirilme sıklığı da pedler gibidir, ancak bezin sıvıyı içinde tutup dışarıya vermeme özelliği olmadığı için çamaşırı kirletmesi daha kolay olabilir.

Bazı kişiler de adet döneminde pamuk kullanmaktadır. Pamuğun kolaylıkla ayrılabilme özelliği kullanım zorluğuna neden olabilir. Pamuk kullanımı özellikle isteniyorsa, o zaman pamuğun temiz bir gazlı bez ile sarılarak kullanılması yerinde olur. Değiştirme sıklığı, saklanması ve uygulanması sırasındaki öneriler bez ile aynıdır.

Ülkemizde tampon kullanımı da yaygınlaşmaya başlamıştır. Tampon vajina içine yerleştirilen ve vajinadan dışarıya doğru sarkan bir ipi olan, adet kanını emecek şekilde özel olarak hazırlanmış bir malzemedir. Üç değişik büyüklükte hazırlanmışlardır. Bu materyalin üretiminde pamuk kullanılmakta, ancak özel işlemlerden geçirilerek parçacıkların vajina içinde ayrılmaması sağlanmaktadır. Tampon temiz bir şekilde üretilmekte, kullanıma kadar üzeri kapalı kalmaktadır. Kullanım öncesinde yine ellerin mutlaka temiz olması gerekmektedir. Kullanım kılavuzunda anlatıldığı gibi, tampon üzerindeki ambalaj gösterilen yerden açılmalı, hiçbir yere konmadan hemen uygulanmalıdır. Uygulamayı kolaylaştırmak amacıyla bazı tamponlarda yardımcı bir araç bulunur. Tamponlar vajina içine doğrudan yerleştirildiği için uygulama sırasında temizliğe özellikle önem verilmelidir. Tamponun vajinada altı saatten fazla kalmamasına özen göstermek gerekir. Tamponun daha uzun süre kalması halinde vücutta bulunan mikropların, üzerinde üreyerek kana karışması “toksik şok” olarak bilinen istenmeyen bir duruma neden olabilir. İlk belirtileri ateş ve kan basıncının düşmesi olan, hastanede yatarak tedavi gerektiren toksik şok, ölüme neden olabilir.

2. Tuvalet Sonrası Beden Temizliği


Sağlıklı bir insanda idrar mikrop içermez, ancak dışkının her milimetre küpünde milyonlarca bakteri bulunur. Bunlar bağırsaklarımızdan atılmış olmasına rağmen, herhangi bir yolla tekrar vücudumuzun iç ortamına bulaştıklarında hastalığa neden olurlar. Bu nedenle özellikle dışkılama sonrası temizliğin özenle yapılması çok önemlidir. Dışkılama sonrası temizlik, daha önce de belirtildiği gibi idrar çıkışı açıklığına ve kadınlarda vajina girişine mikrop bulaştırmamak için mutlaka önden arkaya doğru yapılmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken diğer noktaysa, dışkılama sonrası temizlik yapılırken ellere mikrop bulaştırılmamasıdır. Dışkılama sonrası temizlikte doğrudan eller kullanıldığında kirlilik öyle artmaktadır ki etkili yıkama ile dahi eller tam olarak temizlenmemektedir. Bu nedenle dışkılama sonrasında ilk temizliğin, gözle görünür bir kirlilik kalmayıncaya kadar yinelenerek her seferinde kuru temiz tuvalet kağıdıyla, daha sonra yine el değdirilmeden fışkıran suyla ya da ıslatılmış kağıtla yapılması ve bölgenin tuvalet kağıdı ile kurulanarak temizliğin bitirilmesi en uygunudur. Bu işlem bittiğinde eller mutlaka aşağıda el temizliğinde anlatılan şekilde etkili bir biçimde yıkanmalıdır. Özellikle ellerde istenmeyen bir bulaşmanın olduğu durumlarda kullanılan musluk, sifon ya da kapı kolu ve benzeri bir yüzeye dokunmak gerekiyorsa, buralara doğrudan temas yerine tuvalet kağıdı kullanarak dokunmak, tuvalet kağıdının ruloda kalan bölümünü kirletmemek, hem daha sonra kendimizi hem de birlikte ortamı paylaştığımız insanları, dışkı ile bulaştırmamak açısından önemlidir.

Seviş(miş) gibi yapıyorsun...

Seviş(miş) gibi yapıyoruz...


Eşinizin ya da sevgilinizin kollarındasınız. O an, istemediğiniz bir yığın cinsel eylemle karşı karşıyasınız. Bunlardan, hiç mi hiç hoşlanmıyorunuz. Ama hoşlanıyor(muş) gibi yapıyorsunuz. Sevişme sonrasında eşiniz orgazm oldu. Sıra sizde. Siz de, zevkin doruklarındaydınız! Eşiniz soruyor; "Nasıldı hayatım?" Yanıt; "Harikaydı!" I- ıh, yalan!"





Çevremizde seks hayatından yakınan o kadar kadın var ki. Eşleriyle cinsel bakımdan uyuşamadıklarını söyleyen bu kadınlar, rahatsızlıklarını "doğalmış gibi" yaşıyor, sorunlarına bir çözüm üretmeye de yanaşmıyorlar. "Amaan, bütün erkekler böyle" lafı artık nakarat gibi olmuş. Buna benzer sözlerle geçirtiriveriyorlar. Oysa, aynı kadınlara 2 yıl, 5 yıl öncesini sorsanız şaşırırsınız. O zaman, "çifte kumru" hikayeleri seriliyor ortaya. İlişkilerinin ilk günlerinde, aylarında her şeyin "olağanüstü" olduğunu anlatıyorlar. Peki, sonra neler olmuş? Sonrası, o bildik hikaye; O çılgınlar gibi sevişen eşler, sevgililer sonra, yatakta "kardeş kardeş" yattıklarını söylüyorlar.

Bu tür yakınmalar çok... Bu yazıda, biraz bu yaraları deşeceğiz. Asıl olarak da, "cinsel uyumsuzluk" konusuna değinmek istiyoruz. Çünkü eşler arasındaki bu "uyumsuzluk", sorunun belkemiğini oluşturuyor. Uzmanlara göre, cinsel uyumsuzluk erkeğin ve kadının birbirlerini daha yakından tanımaya ve yenilik istemeye başladıkları zamanlarda ortaya çıkıyor. Bu da, ilişkilerin ikinci ya da üçüncü yılına denk geliyormuş. Peki, bu uyumsuzluklar neler? O kadar ayrıntılar var ki... Erkeğin farklı seks talepleri (örneğin anal seks). Basit olarak gördüğümüz tutumlar bile anlaşmazlık konusu olabiliyor. "Yok aydınlıkta sevişelim", "Hayır olmaz, karanlık daha iyi" tartışmaları da cinselliğin seyrini değiştirebiliyor. Cinsel uyarıcılara, porno film vs. gibi dışsal etkenlere gereksinim duyan erkekler de çoğunlukta. Bu doğal bir istek ama porno film konusu, bir çok kadın için henüz tabu. Kadınlara biçilen roller, bu tür materyallerden uzak olmalarını sağlamış. Değil porno film izlemek, eşiyle sevişirken bile utanç duyan kadınlar mevcut.

Mekanik seks

Evlilik, her şeyden önce ruh birliği. Bir düşünce ve duygu alışverişi. Aynı zamanda bedensel uyum... Cinsel hayatta farklı beklentileri olan çiftlerin, o ilişki içinde mutlu olması mümkün değil. Kadın ve erkek, aktif olarak cinsellik eylemine katılamıyorsa, sonuçta o ilişki tat vermez. Hele, tek taraflı yaşanıyorsa durum hepten vahim. Bu "tek taraflılık" söz konusu olunca, erkeklere dokundurmadan edemeyeceğim yine. Cinsel birleşmeyi, bütünleşmeyi, "cinsel boşalımdan" ayırt edemeyen erkeğe taktığımız adları biliyorsunuz. Bu "maço"ların sevişme süreleri 5 dakika ile sınırlı. (Bazılarınızın sesini duyar gibi oluyorum; "O bile çok" diyorsunuz sanırım!) Seks, bu düzeyde algılandığı sürece yatak odasında yaşananlar "mekanik" olmaktan öteye gidemiyor. Paylaşma duygusu, sıcak temaslar, bu tür ilişkilerden çok uzak maalesef. Peki ,böyle bir cinsel eylemden kadının zevk alması mümkün mü? Kesinlikle, değil zevk almak, işkenceye dönüşüyordur o yatak hikayesi, öyle değil mi? O zaman adımız, "soğuk kadın"a çıkıyor! Eee, bunu dedirtmek lazım. O zaman ne oluyor? İşte o "miş gibi"ler başlıyor. Söz konusu kadın, erkeklerin deyimiyle "buz gibi" olabilir gerçekten.. Fakat "görev" diye de bir şey var! O görevler, gerekli anlarda yerine getiriliyor işte. Kadın azap içinde bitiriyor o ilişkiyi.

"Ne zaman bitecek?"

Şu da var; bazı insanlar için bu, artık "sorun" bile değil. Makineleşmiş gibi, fiziksel temaslar yaşanıyor. Sanki bir akşam yemeği yemişsin ve doymuşsun. Yaşanan duygu bu. Ne artırıyor ne eksiltiyor. Fiziksel ilişkiyi esas alan ve bunun normal olduğunu düşünen bazı çiftler, cinsel yaşamın renginin, tadının, kokusunun kesinlikle farkında değiller. Ya da böyle olmak işlerine geliyor. Tabii ki bu tür ilişkilerde, evlilik mutsuz yürüyor diye de bir kaide yok! Kadın zaten kendini o yaşam biçimine alıştırmış. Yataktaki o tuhaf rutinlik, tek yanlılık bir sorun bile değil belki onun için. O sadece, "Aman, ne zaman bitecek" diye bakıyor. "Görev" dedik ya. Erkeğin, seksi tamamen fiziksel bir eylem olarak gördüğüne kendini inandıran kadın, bunun noktalanmasıyla, çocuğunu pişpişlemiş anne gibi hissediyor kendini. Şaşırmayın, hakikaten böyle ilişkiler var. Ve en kötüsü, hiç dert etmiyorlar. Ya da nasıl başarıyorlarsa, böyle bir sorun yokmuş gibi davranmayı becerebiliyorlar. Cinsel birleşmeye başka bir anlam yüklemeyen bu anlayıştaki çiftler, öte yandan, sosyal yaşamlarında sahiden de çok uyumlu bir tablo çizebiliyor. Ama bir de kadına sorun. O, "miş gibi" yapan kadına. Ne zaman, birliktelikte bu kanallar da tıkanıyor, o zaman "acı gerçek" ortaya çıkıyor. Diğer alanlarda da iletişimsizlik başlayınca, o zaman çözüm aramaya başlıyorlar. Ne yazık ki, o zaman da çok geç kalınıyor. Peki, birbirlerine karşı sorumluluk duyan çiftler bu sorunlar karşısında ne yapıyor? Bir kadın bununla ilgili olarak ilginç bir örnek veriyor kendi yaşamından; "Biz, 2 yıllık evli çiftiz. Eşimle birbirimizi çok seviyoruz. Aramızda sorun olarak ilk önce cinsellik problemi başladı. İkimiz de, bu iki yılın sonunda, ruhsal bir doyumsuzluk yaşadığımızın farkındaydık. Her şey çok rutin geliyordu bize. Buna çözüm bulmak için önce konuştuk. Seks hayatımızı nasıl renklendirebileceğimiz üzerinde günlerce tartışmalar yaptık. Tabii ki, emek verdik ama sonuçta olmadı. Bizim bu konudaki yeteneğimiz sınırlıydı belki de. En sonunda eşimle beraber bir seks terapistine gittik. O uzman, önce tek tek terapiye aldı bizi, sonra birlikte terapilere katıldık. Bir uzmanın yönlendirmesiyle birlikte ufkumuz genişledi. Sonuçta çözdük. Artık birbirimize çok daha bağlıyız ve her sevişmemizde büyük heyecanlar yaşatabiliyoruz birbirimize..." Onlar, birbirlerini "keşfetmişler". Hayatlarında kaçınılmaz olarak var olan cinselliği, sofradaki bir "garnitür" olarak değil, yemek sonrası yenen bir tatlı gibi algılıyorlar. Tekdüzeliğe düşmemek için açıkça uğraş veriyorlar. Çünkü birbirlerine saygı duyuyorlar, sorumluluk besliyorlar.

"İyi geceler sevgilim!"

Bu tip sorunlarda erkeklerin benciliğini eleştirirken, kadınlara da iki çift laf söylemek lazım aslında. Yüzükleri taktıktan, adamın nikahına geçtikten sonra kadınlar, kaleyi fethetmiş komutan gibi gevşiyorlar. Bir süre sonra, mutfak kuzusu haline geliyorlar. Hele, iki de çocuk doğurmasın... "Kutsal anne" rolünü benimseyiveriyorlar. Cinsellik, "olsa da olur, olmasa da" mantığıyla yaklaşıyorlar.

Kadın, "kutsal anne" kimliğine ısındıkça, erkek farklılaşıyor. "Bu işler çocuklarımın anasıyla olmaz" deyip, bütün fantezilerini dışarıda, başka ilişkilerin içinde yaşıyor. Eşine sıra gelince, elbette birlikte oluyor onunla da.. Ama o bildik, tekdüze ilişkiden şaşmıyor. "Orgazm oldun mu canım?" " Hı-hı". İki öpücük, haydi sana iyi geceler.

Toplumun geleneksel "evli kadın" resmi, ne yazık ki çoğunlukla böyle. İyi bir anne, iyi bir eş olmak esas. Peki, bu roller uğruna neden kendimize cinselliği mahrum edelim? Tamam, anne ve eş olarak yaptıklarından mutluysan, tabii ki bu çok güzel. Bunlara söyleyecek bir sözümüz yok ki.. Neyse, kendimizi kandırmayalım. Bunların da evliliği sürdürmeye yetmediğini, mahkeme kuyruklarının gittikçe uzadığını ve üstelik bu sorunların boşanmada birinci sırada yer aldığını çok iyi biliyoruz aslında. Ama o tembellik, hantallık yok mu? Erkekler bencilliğe, kadınlar da, evliliğin yarattığı tembelliğe son vermedikçe çözüme ulaşmak, daha mutlu bir birlikteliği oluşturmak mümkün değil. Korkarım bu gidişle, evlilikte cinsellik bir süre sonra, sadece "üreme" işleviyle sınırlı kalacak!

Şimdi isterseniz, R'nin sözlerine kulak verelim: "Cinsel iletişim, eşimle güven ve sevgi duygusunu pekiştiriyor. Cinsel birleşmede, tam anlamıyla bir tek vücut oluyoruz. Seksi , basit fiziksel bir güdünün tatmini olarak kesinlikle görmüyoruz. Evlilik içinde bazı kadınların "soğuk" olduğu doğru ama bu soğukluğun ardında koşullanmalar var. Ben de, bu koşullanmalarla büyüdüm. Fakat eşimle birlikte bunu deneme yanılma yöntemiyle aştık."

Olaylara, toplumsal açıdan baktığımızda, birilerine "kızmak" tabii ki bilimsellikten oldukça uzak. Bir çok kadının, cinselliği, bir zevk olarak yaşamına sokmamasının temelinde yetiştirilme tarzı rol oynuyor. Çocukluktan başlayarak, aile ve çevre motifleri, kişiliği bu anlamda çerçevelendiriyor. Ne var ki, bu "kader" değil. Eğer istenirse, o yerleşik kalıplar yıkılabilir. İnsanda bu güç, potansiyel olarak mevcut. Çağdaş bir insanın başka türlü davranması da düşünülemez zaten. Modern kadın, bu tür sorunlarını çok rahat dile getirebilmeli, en önemlisi çıkış yolu aramalı.

Zaten başka seçenek de yok. Kadınlar için bir genelev mi var! Gitsin cinsel sorunları orada çözsün.. Şaka bir yana, daha önceki yazılarımızda da altını çize çize söyledik. Bunun ilk yolu talep etme, dile getirme. Eğer sorun YOKMUŞ GİBİ davranırsanız, o sorun asla ama asla ortadan kalkmaz. Ne yazık ki, susma kadınlarda bu anlamda çok yaygın. Ya da miş gibi yapmayla sorunu kendilerince çözüyorlar. Orgazm oluyormuş gibi davranmak bence nevrotik bir yaklaşım. Peki, siz sanıyor musunuz ki erkekler bunu anlamıyor. Bal gibi de anlıyorlar ama bencilliklerinden işlerine gelmiyor. Boşaldıktan sonra, rahat uykusundan onu alıkoyacak mı, koymayacak mı, bu önemli. O yüzden, "Orgazm oldun mu hayatım?" Bu soruya, "Hı-hı" dedin mi bitti.

Konuşunca, cinsel taleplerinizden söz edince yaralanacağınızdan mı korkuyorsunuz? Hafif kadın damgası yiyeceğinizi mi düşünüyorsunuz? Eşiniz böyle bir erkekse, zaten arada çok ciddi bir sorun var demektir. O zaman problem başka metotlarla çözülür. Oralara şimdi girmeyelim... Yarayı birlikte tedavi etmek en ideali. Peki, bunu da beceremediniz diyelim. Artık bu çağda çaresizlikten söz etmeyin. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde hem özel, hem kamu hastanelerinde cinsel terapiler yapılıyor. Bu terapilerde çok olumlu sonuçlar alınabiliyor. Peki değer mi? Elbette değer. Sağlıklı bir cinselliğin yaşam kalitemizi yükselteceğinden, hiç kuşkunuz olmasın...

Yatakta baştan çıkarma rehberi


Birkaç saniye içinde ortamı ısıtmak mı istiyorsunuz? Ya da sevgilinizi yavaş yavaş havaya sokmak mı? Her şey sizin elinizde. İşte çeşitli zaman dilimleri için baştan çıkarma rehberi.

Sevgilinizi 30 saniye içinde kışkırtmak istiyorsanız, bunu onun en beklemediği zamanda yapmak durumundasınız. İçgüdülerine hitap edin ki o da refleks olarak cevap versin.

Çıplak gerçekler

Şimdiye kadar en az bin kere aksesuarlar hakkında konuşulduğunu duymuşsunuzdur. Ama hiç denememişsinizdir öyle değil mi? Mumlar, yüksek topuklu ayakkabılar, parlayan bir ten, kıpkırmızı bir ağız, göbek deliğine kadar sarkan bir kolye... Onun karşısına çıkışınızı planlayın. Kapıyı ilk önce ufak bir parça açın, sonra geri çekilin ve sonuna kadar açın. Duvara yaslanın, tek eliniz kolyeyle oynarken ağzınızdan tek bir kelime çıksın: "Ge!!"

Laga luga yapmadan

Ona ne istediğinizi net bir şekilde söyleyin: Onu istiyorsunuz, hem de şimdi! Arabada, ev kapısının hemen önünde, merdivenlerde, asansörde vs. "Acaba", "keşke", "sence?" gibi ifadeler kullanmaktan kaçının. Bir cümlede tüm arzunuzu ifade edin: Şehvet, cesaret, vaat... Yalınlık buradaki baştan çıkarıcı kuvvet! "Al beni şimdi!", "Seni hissetmek istiyorum!" cümleleri sayesinde sevgilinizin/eşinizin dizlerinin bağını çözebilirsiniz.

Öpücüğün cazibesi

30 saniyelik bir öpücükle partnerinizi baştan çıkarmak mı istiyorsunuz? Bunun en kolay yolu öpücük sırasında onu kendinize doğru çekmenizden geçer. Bir elle ensesindeki saçları okşayın, diğer elinizle kemerini tutun, bu sırada kendinizi biraz geri çekin ama öpmeye devam edin. Vücudunda oluşan hormon kokteylinin sinyallerine daha fazla karşı koyamayacak.

Yardım bahanesi

İçindeki koruyucu güdüleri harekete geçirin. Elbisenizin fermuarını kapatacağı sırada altınızda başka bir şey olmadığını görmesini sağlayın. Kolye takmanıza yardım etmesini isteyin, kolyeyi taktıktan sonra ikinci bir isteğiniz daha olduğunu söyleyip ensenizi gösterin ve "ısır beni!" deyin.

Nefes taktiği

Bu taktiği aynada kendiniz de test edebilirsiniz. Gözlerinizin içine bakarken, burnunuzdan nefes alın ve hafif aralık duran ağzınızdan nefesinizi verin. Bakışınızdaki yoğunluğu fark ettiniz mi? Bu bakışın kullanımı için en iyi 30 saniyelik zaman "Yapalım mı? Yapmayalım mı?" sorusuna cevap aradığınız sıradadır.

İşte en seksi 10 şey

Yapılan bir araştırma, insan hayatındaki en seksi 10 şeyi ortaya çıkardı !




İngiliz Ann Summers iç çamaşırı firmasının araştırmasına göre, öpüşmek hem erkekleri hem de kadınları en çok tahrik eden olay.

Bunu sırasıyla

jartiyer

kirli sakal

hemşire üniforması

g-string

çikolata

masaj

kahkaha

kaslı erkek sırtı

buharlı duş

pipetle içki içilmesi takip ediyor.

Yatak odasında Meryem Ana sendromu


İkiniz de isteyerek çocuk sahibi olmuştunuz ama neden ve nasıl oldu bilinmez, artık eski tadınız tuzunuz kalmadı. Değil seks yapmak ona dokunmak bile gelmiyor içinizden. Oysa eşinizi hala çekici buluyorsunuz. Peki ama sorun nerede, kimde? Daha çok Meryem Ana Sendromu olarak bilinen bu sorunla ilgili tüm bilmek istedikleriniz...


"Doğumdan sonra epey kilo almıştım. Göğsümde ve karnımda çatlaklar vardı. Kendimi hiç beğenmiyor, hatta tek kelimeyle iğrenç buluyordum. Eşim zaman zaman cinsel ilişkiye girmek istediginde onu sert bir dille reddediyordum. Çünkü eşimi, cinsel ilişkimizden zevk aldığı konusunda samimi bulmuyordum. O halimle beni nasıl arzulayabilirdi ki? Kilolu bir kadın, her tarafında çatlaklar. Sarkık göğüsler de cabası" 28 yaşındaki bankacı N. E. doğum sonrasında cinsel ilişkiden soğumasının nedenlerini böyle anlatıyor.

Bu kez psikiyatri koltuğunda bir erkek oturuyor... özel bir şirkette yönetici olan 35 yaşındaki K. S., eşi doğum yaptıktan cinsel ilişkiden soğumasını bakın nasıl ifade ediyor: "Eşim doğum yaptıktan sonra cinsel yaşantımıza karşı hiçbir ilgim kalmamıştı diyebilirim. Cinsel ilişki benim için artık sadece bir yüktü. Eşim birlikte olmak istediğinde içimi büyük bir sıkıntı kaplıyor ve ondan uzaklaşmaya başlıyordum. Ardından da ipe sapa gelmez konularda saatlerce tartışıyorduk.

Neredeyse boşanma aşamasına gelmiştik. Bir uzmandan yardım almayı düşündük. Öyle ya biz birbirimizi severek evlenmiş ve çok da isteyerek çocuk sahibi olmuştuk. Yanlış olan neydi? Nerde hata yapmıştık? Sorun meğerse eşimi artık sadece bir anne olarak görüyor olmamdan kaynaklanıyormuş... "

Biri kadın, diğeri erkek... İki farklı insan ama sorunları aynı: Doğum sonrasında cinsel yaşamdan soğumak! Peki ama her şey yolunda giderken çiftler doğum sonrasında neden cinsel yaşamdan uzaklaşmaya başlıyor? Biz de sorularımızı Acıbadem Hastanesi Cinsel işlev Bozuklukları Merkezi'nden Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cem İncesu ile International Hospital'den Psikolog Ferahim Yeşilyurt'a yönelttik. Uzmanlardan aldığımız bilgilere göre, doğum sonrasında cinsel soğukluk hemen hemen tüm çiftleri etkisi altına alıyormuş. Neyse ki cinsel işlev merkezlerinde uygulanan terapilerde başarılı sonuçlar elde ediliyor ve sorunun ortadan kalkması sağlanıyormuş. Uzmanları dinledik, sorun yaşayanlara kulak verdik. İşte size doğum sonrasında ortaya çıkan cinsel soğukluğun nedenleri ve çözüm önerileri...

1- Cinsel mitler

Mitler, yani yanlış inançlar, eşlerin doğum sonrasında cinsel ilişkiden kaçınmalarında önemli bir faktör. Psikolog Ferahim Yeşilyurt, cinsel isteksizliğin aslında hamilelik döneminde başladığına dikkat çekiyor. Bunun nedeni de eşlerin ilişki sırasında bebeklerine zarar verecekleri endişesini taşımaları. Cinsel birleşme ya da orgazm kasılmalardan dolayı bebeğin kafa travması veya beyin sarsıntısı geçireceği endişesini taşıyan eşler, cinsel yaşamdan uzaklaşmaya başlıyor. Bu tür cinsel mitler yüzünden hamilelik döneminden itibaren bireysel tatminler ön plana çıkıyor ve eşler mastürbasyon yaparak cinsel doyuma ulaşmaya çalışıyor. Aynı sorun doğum sonrasında da devam ediyor. Kadının ilişki sırasında enfeksiyon kapacağı ve emzirme yoluyla hastalığını bebeğine bulaştıracağı kaygısı, eşlerin cinsel yaşamdan uzaklaşmalarına neden oluyor.

Çözümü: Sanılanın aksine cinsel ilişki; riskli hamilelik ve lohusalık dönemi gibi bazı özel durumlar dışında anne ve bebekte herhangi bir sağlık sorununa yol açmıyor. Dolayısıyla hamilelik ve doğum sonrasında cinsel yaşamla ilgili duyduğunuz her şeye inanmayın. Sorunsuz bir cinsel yaşam için hamilelik döneminden önce doktorunuzdan cinsel yaşantınızla ilgili bilgi edinmeyi ihmal etmeyin.

2- Emzirme süresi

Emzirme işlemi, doğum sonrasında daha fazla salgılanan "prolaktin" hormonu sayesinde gerçekleşiyor. Doç. Dr. Cem İncesu, bu hormonun bebeğin emzirilmesinde son derece önemli bir rol üstlendiğini anlatıyor. Ancak madalyonun bir de öbür yüzü var. Prolaktin aynı zamanda cinsel isteksizliğe ve vajinada kuruluğa yol açabiliyor. Kadın da doğal olarak bu hormonun aşırı salgılandığı emzirme dönemi boyunca cinsel yaşamdan soğumaya başlıyor. Emzirme dönemi bittikten sonra prolaktinin kandaki değeri eski seviyesine düşüyor ve kadın cinsel yaşamdan yine zevk almaya başlıyor.

Çözümü: Bebeğinizi emzirmeye başladıktan sonra cinsel yaşamdan soğumaya başladıysanız veya vajina bölgenizde kuruluk oluşmuşsa bunu olağan karşılayın. Çünkü bu sıkıntınız emzirme dönemi bittikten sonra kendiliğinden ortadan kalkacak. Ancak, bebeğinizi bir süredir emzirmediğiniz halde hala cinsel yaşama karşı bir ilgi duymuyorsanız, eşinizle birlikte bir uzmana başvurun.

3-Yeni döneme uyum

Nihayet 9 ay boyunca özlemle beklenen an geldi ve minik birey dünyaya "merhaba" dedi. Doğumla birlikte, hamilelik döneminde yaşanan sıkıntıların yerini mutluluğa bırakacağı düşünülüyor çoğu kez. Oysa uykusuz geceler, iki üç saatte bir tekrarlanan emzirme işlemi ve bebeğin sık sık hastalanması derken, özellikle ilk bir yıl ailenin tüm yaşantısı altüst oluyor. Bir başka önemli sorun da, o güne dek sadece birbirlerine odaklanan çiftin, doğumla birlikte tüm ilgiyi çocuğa yöneltmeleri. Artık eskisi kadar ilgi görememekten yakınan eşler zamanla kıskançlık krizine kapılıp evde gergin bir ortam yaratabiliyor. Bir yandan yeni bir hayata uyum sağlamaya çalışmanın sıkıntısı, bir yandan eskisi kadar ilgi görememenin yarattığı gerginlik eşlerde ciddi bir psikolojik travmaya yol açıyor. Gerginlik ve stres de bilindiği gibi cinsel isteksizliğin baş düşmanlarından biri!

Çözümü: Doğumdan sonraki ilk bir yıllık dönemin her ailede sorunlu geçtiğini bilin ve bunu olağan karşılayın. Dolayısıyla hemen derin bir mutsuzluğa kapılmayın ve hayatınızın zamanla düzene gireceğini bilerek rahatlamaya çalışın.

3- Kavram kargaşası

İhtiraslı öpüşmeler, saatlerce süren ön sevişmeler... Çiftlerin çoğu hamilelik döneminden önce cinsel yaşamlarını utanç ya da kaygı duymadan yaşıyor, her türlü fantezilerini uygulamaktan çekinmiyorlar. Doç. Dr. Cem İncesu, bebeğin doğumuyla birlikte "cinsel partner" imajına birde 'ebeveyn' kavramı eklendiğini belirtiyor. Annelik ve babalık da kutsal bir kavram olduğu için doğum sonrasında 'cinsel partner' imajı erozyona uğramaya başlıyor. Bu kavram kargaşası eşlerin doğum öncesinde yaşadıkları fantezileri ya da çeşitli pozisyonları uygulamaktan kaçınmalarının en büyük nedenini oluşturuyor. Monotonlaşan cinsel yaşam da eşlerin eskisi kadar aynı hazzı almamalarına ve ilişkiden soğumalarına yol açıyor
Çözümü: Eşinizle, erozyona uğrayan "cinsel partner" kavramını yeniden nasıl ön plana çıkartabileceğinizi konuşun. Sonuç alamazsanız, uzman yardımı almayı ihmal etmeyin.

5- Bedensel değişim

Artan kilolar, büyüyen göğüsler ve genişleyen kalçalar... Bedenin doğum sonrasında eski haline dönebilmesi içinse yaklaşık bir yıl gibi uzun bir zaman dilimine gereksinim duyuluyor. Hatta bazı kadınların bedenleri bir daha eski formuna ve zindeliğine kavuşamıyor. Psikolog Ferahim Yeşilyurt, estetik kaygılar yüzünden kendisini beğenmeyen kadının sevişme sırasında zihnini sürekli bedeniyle meşgul etmesinin çiftin cinsel yaşamında ciddi sorunlar yarattığına dikkat çekiyor. Bunun aksine bazı kadınlarsa doğum sonrasında sadece çocuklarına odaklanarak eski formuna kavuşmak için hiçbir çaba göstermiyor ve bedenine bakım uygulamayı ihmal ediyor. Aşırı kilolar ve bakımsızlık da eşini eskisi kadar çekici bulmayan erkeğin cinsel yaşamdan uzaklaşmasına neden olabiliyor.

Çözümü: Unutmayın ki siz sadece bir anne değil, aynı zamanda cinsel bir partnersiniz. Dolayısıyla doğum sonrasında eski formunuza kavuşmaya çalışın ve vücudunuza bakım uygulamayı ihmal etmeyin. Tüm çabalarınıza rağmen eskisi kadar fit bir görünüme kavuşamadıysanız, bu sıkıntınızı eşinizle paylaşın. Belki de bedeninizdeki birkaç kiloluk fazlalık eşiniz için hiç de sorun değildir.

6- Erojen bölgeler

Göğüsler ve vajina, cinsel yaşamda erkeği en çok heyecanlandıran iki önemli bölge. Ancak bebeğin doğumuyla bu bölgeler artık tahrik unsuru olma özelliğini kaybetmeye başlıyor. Çünkü doğuma kadar sadece cinsel organ olarak algılanan vajina ve göğüsler, aniden kutsal bir varlık olarak görülen bebeğin doğumunu ve beslenmesini sağlayan bölgelere dönüşüyor. Çiftin cinsel yaşamdan uzaklaşmalanna yol açan bir başka sorun da emzirme dönemi boyunca kadının göğüslerinden sürekli süt boşalması. Tüm bu nedenlerden dolayı vajina ve göğüsleri artık erotik bulmayan erkek, eşinden uzaklaşıyor.

Çözümü: Cinsel ilişkide aldığınız hazzı sadece erotik bölgelerle sınırlandırmayın. Hangi bölgelerinizden uyarıldığınızı birbirinize anlatın ve cinsel ilişki sırasında o noktalara yoğunlaşın. Cinsel birlikteliğinizde fantezilere ver verin, değişik pozisyonlar uygulayın ve her iki bölgeye dokunmadan birbirinize uyarıcı masaj yapın.

Kaynak: Formsante

Yazıyı Puanla !!